3 Mayıs 2010 Pazartesi

ARIMIZI TANIYALIM


24 Nisan 2010 Cumartesi
ARILARI TANIMAMIZ LAZIM:
Sevgili arıcı arkadaşlar; Arıcı olmak istiyorsak, arıların hayatlarını, davranışlarını, vücut yapılarını tanımamız lazım. ‘’Bunlara ne gerek var’’ demeyin. Çünkü arılar bazen bizim istediğimiz şeyleri yapmayacak, kendi aldığı kararlara göre davranacaktır. Arıların davranış nedenlerini bilemezsek, arıları istediğimiz yöne yönlendirmekte zorlanırız. Bu bakımdan arılar hakkında aşağıda kısaca derlediğim genel bilgilerin mutlaka bilinmesi lazım.
Kovanda 3 çeşit arı bulunur:




















Resim 1 1 erkek arı, 2 ana arı 3 işçi arı

İşçi arı: Resim 1 de 3 nolu arı işçi arının resmidir… Bunlar kovandaki tüm işleri yapan arılardır. Yumurtalıkları gelişmemiş dişi arılardır. Kovandaki işçi arılar birbirleri ile üvey kız kardeştirler. Babaları farklı anaları birdir. Kovanda 10 bin ila 100 bin adet arasında bulunur. Kışın 10-20 bin civarı, yazında ortalama 60-80 bin civarında bulunur. Zayıf kovanlarda arı sayısı bu rakamların yarısı kadardır. Ana arı petek
gözüne döllü yumurta yumurtladığında, 21 gün sonra gözden tam gelişmiş işçi arı olarak çıkar.

Resim 2 Yumurtadan çıkışa işçi arı evreleri (21 gün)

Yukarıdaki resimde (resim 2) görüldüğü gibi, yumurta ilk gün petek gözünün dibinde dik durur. 2 nci gün yarı yatık, 3 ncü gün tam yatmış durumdadır. Ve 3 ncü gün sonunda yumurta çatlar. Artık 4 ncü gün larva (kurtcuk) olmuştur. işçi arı petek gözünde 10- 11 gün ağzı açık, 10-11 günde ağzı kapatılmış olarak büyürler. 21 gün sonunda arı kendi yuvasının tepesindeki balmumu ile kaplı kapağı kemirerek yuvadan kendisi çıkar. Birkaç saatlik dinlenmeden sonra eğer iş varsa ölünceye kadar hiç durmadan çalışırlar. Eğer bal bulamazlarsa, boş yere çalışıp kendilerini harap etmezler. Geceleri de iş yoksa çalışmaz dinlenirler. Petek gözünü kemirerek büyüdüğü kapalı yuvadan çıkan işçi arı ilk dinlenmeden ve beslenmeden sonra sırası ile şu işleri yaparlar:
3 gün boyunca ;Çıktığı gözü ve arı çıkmış diğer gözlerin içini temizlerler.
2 gün;Larvaları (arı yavrusu) beslerler.
5-6 gün (6-12 günlük arılar) arı sütü salgılayarak yavruların ve ana arının arı sütü ile beslenme işlerinde çalışırlar.
5-6 gün (12-18 günlük arılar) balmumu çıkararak petek örerler. Bal sırlama yaparlar.
5-6 gün (3 ncü hafta) arılar şu işleri yaparlar; Oyun ve yön bulma uçuşları, kovanın yerlerini öğrenme uçuşları, kovan içindeki kırıntılar ve ölü arıları atmak, tarlacı arının getirdiği poleni ve balı gözlere depo etmek, sonunda kovan içi muhafızlığı yapmak . Böylece işçi arının 21 gün süren kovan içindeki iç işleri görevleri sona erer. Artık yaklaşık 21 gün de tarlacı arıcılık yapar. Yoğun iş zamanında 7 gün tarlacılık yaptıktan sonra ölür. Ama genel olarak arının ömrü 40 gündür diyebiliriz.
Toplam kovan içi işleri 3 hafta sürer. Daha sonra tarlacılık görevine başlarlar. Tarlacılık görevleri de yoğun iş zamanında (bal mevsiminde) yaklaşık 1- 2 hafta sürer ve ölür. Yoğun çalışmazsa bu dönemde 3 hafta tarlacılık yaparlar. Ancak kuraklıktan dolayı çalışmasına gerek kalmayan işçi arılar 6-8 ay, hatta 10 aya kadar yaşarlar.
Arılar yukarıda anlatılan görevleri yaparken kovan düzeninin arıcı tarafından bozulması, arıcının kovanda yanlış düzenlemeler yapması gibi durumlarda, her yaştan arı her türlü işi yapabilecek duruma gelir. Ancak iş bölümü dengelenip normale dönünceye kadar bir hafta gibi bir zaman geçer. Bu durum istisnai bir durumdur. Normalde kovanda yukarıda anlatıldığı gibi tüm arılar sıra ile belirli görevleri yaparlar. Kovan içindeki peteklerde yavru arıların bulunduğu bölgede sıcaklığın 34- 35 derecede sabitlenmesi gerektiğinden tüm arılar kuluçkayı ısıtma görevini de yaparlar.





Resim3 : Bir adet ana arı yuvası (Yüksük, meme) ve yüzlerce işçi arıların büyüdüğü yuva(kapalı)
Tarlacı arılar çiçek tozu, nektar (balözü) getirerek hayatlarının sonuna kadar çalışırlar. Eğer ihtiyaç varsa son 1-2 gün de kovana su taşırlar. Çiçeklerde bal olmadığı zamanlar arılar boş yere çalışmazlar.
Öleceğini anlayan arı, artık çalışamaz hale gelmiştir. Bu arıları zaten kovan içine almazlar. Uçabildiği kadar uçan arı havadan yere düşer ve yerde ölür. Böylece kendi ölüsünü kovan içinde bırakmaz. Arıların sosyal yaşantısında acıma duygusu yoktur. İşe yaramayan arı ölsün ya da ne yaparsa yapsın, ama kovandan bal yemesin düşüncesindedirler. Mesela kovandaki bal miktarı yavruların beslenmesine ancak yetiyorsa en yaşlıdan başlayarak intiharlar oluşur. Kovanda 10 kg dan aşağı bal olursa tehlikelidir. Bu durumda arılar yavruların geleceğini düşündüğünden bal yemez, açlıktan ölürler. Kovanda 15-20 kg dan aşağı bal olmamalıdır. Sonbaharda kışa giren arıda 20-25 kg bal olmalıdır. İlkbaharda da tam bir gelişme için yine 15-20 kg bal tamamlanmalıdır. Zayıf arılarımızda daha az bal olabilir.
Bir işçi arı, ana arı yumurtladıktan sonra 3 gün yumurta olarak petek gözünde kalır. 7 gün larva olarak kalır. (Larva demek kurt demektir, elma kurdu gibi bir şeydir.)11 gün pup olarak koza içinde gömlek değiştiren arı, ergin olarak 21 nci gün kapalı olan gözden çıkar. Toplam 21 günde işçi arı doğmuş olur.Resim (2). Arının çıkışı kendi kapalı gözünü içeriden kemirerek olur. Bu bilgiler arıcı için pek elzemdir. İşçi arı 21 günde, ana arı 15.5 günde, erkek arı 24 günde çıkar. İşçi arının 11 nci gün petek gözü kapatılır. Ana arının 9 ncu gün meme şeklinde yuvasının ağzı kapanır. Ayrıca tüm arıların petek gözlerinin kapaklarının renginden çıkmasına kaç gün kaldığı yaklaşık olarak belli olur. Resim (3) teki işçi arı yuvaları yaklaşık 15-16 günlüktür. 5-6 gün sonra arılar çıkacaktır. Yavru petek gözlerinin rengi sarı ise çıkışa 8-11 gün var, koyu kahve ise çıkışa bir iki gün var demektir. Gittikçe koyulaşan renge göre hesaplanır.
Kovandaki tüm işlerin yapımında, oğul çıkmasına karar verilmesinde, yavru, bal üretimi gibi her konuda işçi arılar karar alıp uygularlar. İşçi arı için önemli 3 şey vardır. Öncelik yavru, hemen ardından bal, ve ana arı dır.
Erkek arılar : (Resim 1 ve 6) Ananın yumurtladığı dölsüz yumurtadan oluşur. 24 günde doğarlar. İşçi arıdan daha uzun ve daha kalındır. İşçi arının çıkardığı sesten daha fazla ses (vozurtu) çıkarmaları ile anlaşılabilir. Acemi arıcılar erkek arıları ana arı sanıp yanılırlar. Oysa erkek anadan daha kalın yapılıdır. Erkek arıların iğneleri yoktur. Bu yüzden ele, avuca alınabilir. Erkek arılar ana arıları döllerler. Civarda, vadiliklerde, ağaçlık yerlerde toplanırlar. Kovandan bal yiyip keyifli keyifli uçarlar. Her hangi bir dölsüz ana arı uçuşa çıktığı zaman bütün erkekler peşine düşer, havada gökyüzünün derinliklerinde çiftleşerek onları döllerler. Yükseklerde olan bu uçuşta en güçlü erkekler döllemeyi yapar. Çiftleşen erkek arı çok kan kaybettiğinden yere ölü olarak düşer. Erkek arı kovanda herhangi bir görev üstlenmezler. Nisanda varlıkları ortaya çıkar. Mevsimin durumuna göre; Genelde Temmuz da, kuraklık erken başlarsa bazen Haziranda, bazende Agustos aylarında artık kovana alınmayarak, açlıktan ölürler. Sadece oğul isteği olan, veya ana değiştirecek kovanlarda erkek arılar olur. Demek ki eylül ekim aylarında da kovanda erkek olmasa bile civarda erkek arı az çok bulunur. Birde kovanda ana kaybı olup ta kendisine yeni bir ana arı yetiştirme imkanı bulamayan kovanlarda sahte ana arılardan çıkan yavrular hep dölsüz yumurtadan olduğu için erkek arı olur. Mart’tan ekime kadar ana değiştiren bir kovandan çıkan analar, civarda çiftleşecek erkek arı bulurlar. Civarda erkek arının az olduğu zamanlarda yapılan ana arı döllenmesinin yeterli olup olmayacağı konusunda şüphe duyulabilir.
Ana arı:
Kovanda çok önemli bir görev yürütürler. Kovanın devamı olan nesilleri yetiştirmek için yumurta yumurtlarlar. Bir kovanda bir tane bulunur. 15,5 günde doğarlar. 6-7 yıl yaşayabilirler. Döllü işçi arı yumurtasının ilk günden bol arı sütü ile beslenmesi ve yuvasının büyük yapılması ile oluşur. Yani normalde işçi arı yumurtasının aynısıdır. Doğduktan sonra en az 4-5 gün beslenip güçlenir. Döllenmeye hazırlanır. 2-3 günde 8-10 erkek arı ile havada çiftleşir. 4-5 gün daha dinlenip hazırlandıktan ve beslendikten sonra yumurtlamaya başlar. Yeni doğan bir ana arı, zayıf kovanlarda ve iyi hava şartlarında en erken 8-10 günde döllenip yumurtlamaya başlarlar. Kuvvetli kovanlarda döllenmesi 15-20-25 günü bulur. Resim (4) te ana arı ortada ve çevresinde ona rağbet gösteren işçi arılar.

Resim_4: ana arı ve etrafındaki bakıcı arılar


Resim (5) Ana arı tarafından gözlere bırakılmış 1-2 veya 3 günlük yumurtalar. Bir ayda veya daha uzun sürede döllenen analar artık damızlıkta kullanılmaz. Ana arıya, özellikle bal mevsiminden önce yani Mayıs’ta, Haziranda büyük rağbet vardır. Etrafındaki arılar onu yalar, okşar, temas eder. Ana arıyı ağzına arı sütü vererek besler. Besleme ağızdan ağıza olur. Bu besleme sırasında bakıcı arılara hormon ve feremon denilen maddeler geçer. Bu maddeler kovanın kendine mahsus bir kokusu olmasına yaradığı gibi, kız olan işçi arıların yumurtalıklarının gelişmemesine, baskı altına alınmasına neden olur. İşçi arıların yumurtalıklarının gelişmemesi istenen bir durumdur. Zaten gelişirse yalancı ana olmuş olur. Anayı besleyen bu işçi arılar 15 e kadar çıkar ki, bu arılar 1 dakikada bir değişirler. Bir günde ana ile temas eden arı sayısı 15 bine çıkar. Daha sonra ana ile temas etmiş bulunan arılar, tarlacıların getirdiği nektarı boşaltırken ağız ağıza geldiğinden, arılar, anadan almış oldukları bu hormon ve feremonları diğer arılara da bulaştırırlar. Bu böylece devam eder ki, 5-6 saat içinde ana arıya temas etmemiş, ya da ana arıyla temas etmiş arıya temas etmemiş hiçbir arı kalmaz. Böylece, mesela anası ölmüş bir kovan 5-6 saat içinde anasızlığının farkına varır. Ancak kış gibi olumsuz şartlarda arılar uyuşuk bir vaziyette olduğundan ananın öldüğünü geç anlarlar. Günlük yumurtadan ana arı yapma imkanı kalmayacağından yeni ana arı üretemezler. Çünkü 1-2-3 günlük yumurtalardan ana arı yapılabildiği gibi 1-2 günlük larvalardan da ana arı yapılabilir. Ana öldükten sonra 5 nci günden sonra ananın öldüğünü anlayan işçiler yeni ana yapamayacaklardır. Ana arı ölünce ananın öldüğünü geç anlayan arılar, artık ana hormonu ve feromonu almadığından işçilerden bir kısmının yumurtalıkları gelişerek yumurtlamaya başlarlar. Buna yalancı ana denir. Bu hem asıl anaya benzeyen yalancı ana, hem de işçi arıya benzeyen yumurtlayan işçi adını alan bir durumdur. Böyle yalancı analı arıları zayıf arılarla birleştirerek değerlendirmeliyiz. Günlük yumurtalı petek verilse bile ana yapmazlar. Döllü ana verilse kabul etmezler, öldürürler . Nadiren döllü ana veya ana memesini kabul ettiği görülür. Ancak yalancı anaya düşmüş kovanın zaten arıları yaşlanmış, balı azalmış, aç ve bir çoğuda erkek arıdır. Analandırılsa bile ciddi bir kazanç sözkonusu değildir. Böyle durumlarda bazen erkek arılar çok fazla çoğalmış durumdadır. Kovan azcık bal bırakılıp kendi haline bırakılabilir. Bu şekilde arılara hiçbir zaman acımasız davranılmamalıdır. Hayvanlar masumdur.. Arıları gece soğukta bırakmak, onlara sevmediği kokular uygulamak, naylon, suni gübre dumanı vermek, arılara eziyet etmektir. Soğukta arıların kovanını açmak, muayene etmeye kalkmak, doğru değildir. Yumurtlayan işçi arılar işçi arıya benzerler. Yalancı analar gerçek ana arıya benzerler. Her iki tür anaların yumurtalarından sadece erkek arı doğar..

Resim 6: Petekte erkek arı kapalı yavruları.
Resim 6 da erkek arı kapalı yavru alanları görülmektedir Erkek arı kapalı yuvaları işçi arılardan farklı olarak çıkıntılıdır (kabarık) . Bu kabarık gözlerden erkek arı çıkacaktır. Sözkonusu resim yalancı ana veya yumurtlayan işçilerin olduğu kovandır. Sözkonusu yalancı analı kovanlarda petekler incelendiği zaman sadece erkek arı kapalı gözleri olduğu görülür. Yeni yalancı anaya düşmüş kovanda ise erkek arı gözleri açık olduğundan yumurtalardan yalancı ana olduğunu anlayabiliriz. Böyle kovanlarda yalancı ana yumurtayı petek gözünün ortasına atmamış, kenarına atmış ve bir tane değil, 2-3-4 tane yumurtayı aynı göze yan yana atmıştır. Yalnız bazen normal kovanda yalancı ana yumurtası olabilmektedir. Geçici durumdur.
Arıcı arkadaşlarım, bu ve buna benzer bilgiler, arıcılığı tam
olarak yapmamız için gereken bilgilerdir. Dünyada Amerika ve Çin de kovan başı ortalama 30 kg bal üreten arıcılar, ülkemizde 15-20-25 kg bal üretebilmektedirler. Bunun asıl nedeni arıcıların az arı ile çalışmaları ve arıcılık bilgilerini yeterince arttırmamalarından ileri gelmektedir. Ana arı kovan içinde devamlı olarak, işçi arılar tarafından beslenirken bir taraftan da fırçalanır, okşanır. Çok hürmet vardır. Ana arı kovanı gezerek, yumurtlayacağı petekleri, peteklerin temizliğini, bal ve çiçek tozu durumunu, tarladan gelen bal durumunu inceleyip ihtiyaca göre ve bakabilecekleri sayıda yumurta atar. Bir ana güzel hava şartlarında ortalama günde 1500 yumurta yumurtlar. İlkbaharda Nisanda günde birkaç yüz, çiçekler daha bollaşınca 1000 e kadar yumurta atar. Ancak oğul çıkartmaya karar vermiş kovanlarda analar günde 2000 den daha fazla yavru atarlar. Bu miktarın 6000 e kadar çıktığı da kitaplarda yazmaktadır. Bal ve polenin gelmediği kurak zamanlarda ana yumurtlamayı keser ki, bu dönemde anaya hürmette kalmaz. Kışında kovanda yavru yetiştirmesi yoktur. Ana arı işçi arılardan daha uzun ve daha kalındır. Vücutları uzun olduğundan kanatları kısa görünür. Daha parlaktır. Kovanda gezerek boş ve temizlenmiş gözlere yumurtlarlar. Erkek arıdan daha incedir. Ömürleri 6-7 yıl kadar olur. Ancak modern arıcılıkta en iyisi üzerinden iki kış geçmemiş ana arılar kullanılmalıdır. Yani tek kış geçirmiş ana arılar tercih edilmelidir. 2 kış geçirmiş analarda bölgemizde kullanılabilir. Bunun nedeni arılarımız kısır mevsimde az yumurtlamak zorunda kaldığındandır. Ancak 3 ncü yıl müsait bir dönemde değiştirilmelidir. Yaşlı anaların yumurtladığı yumurtaların yarısı işe yaramaz. Dölsüz çıkar yada diploid olduğundan sökülür. Arıcı bunu göremez.Anayı her yıl ana değiştirmek en iyisidir. Ana arı bol yumurtlayıcı olmalı, yumurtaları gözlere sırayla yumurtlamalı, mensup olduğu (doğduğu) kovan bal yapıcı olmalıdır. . Normalde 3- 4 yaşına gelmiş ana arıyı kovan kendisi değiştirir. Ancak arı kendi ana değiştirirken çok ‘’zaman kaybı’’ olabilir. Zira arı anayı bal mevsiminde değiştirirse o yılın balı kaçırılmış olur. Ayrıca anası 3 veya 4 yaşına girmiş kovanda yeterli yumurtlama olmayacağından kovan zayıflar. Ancak bazen arılar sonbaharda, veya yazın bal mevsiminden sonrada ana değiştirebilir. Bu durum istenen bir durumdur. Arıcı ananın değiştirildiğini de bilemeyebilir. O bakımdan ana arı işaretsiz ise, yaşlı anayı öldürüp genç ana vermeye kalkarken, bilmeden yeni genç anayı öldürmüş olabiliriz. Analara boya ile işaret vermeyi öğrenmeliyiz. Ana arı oğulcu olmayan kovanlardan üretilmelidir. Ana arı eğer kovanda peteklere boşluk bırakarak yumurtluyorsa yaşlı demektir. Derhal döllü bir ana ile değiştirmekte yarar vardır. Mesela komple yavru olan bir petekte tek bir yüzde yaklaşık 2.250 adet yavru vardır. Bu kadar gözde yüz veya birkaç yüz boşluk olması normaldir. Birkaç yüzden fazla boş gözler varsa ana yaşlıdır. Resim (7) de komple yumurtayı peteğe yumurtlamış ananın yavruları görülmektedir. Böylesi bir ana iyi demektir. Ancak kışın petekte hiç yavru olmadığı gibi, Nisanda da bu yavru alanının ¼ ü, yani 4 te biri kadar alanda yavru varsa gayet iyi demektir. Ancak bu azda olsa yumurtaların aralarında bulunan boş gözler az olmalıdır. Resim (7) boş gözler bakımından da mükemmeldir. Daha fazla boş gözler varsa ana arının yaşlılığına delalettir. Ayrıca yaşlı ana arıda yavru alanı karışık olmaz. Yani bir halka kapalı yavru, bir halka açık yavru, bir halka yumurta olmamalıdır. Ana birden yumurtlayamamıştır. Yaşlılığına delalettir.



Resim (7) Komple yumurtlamış ana.

Arı ırkları: Tarımda herhangi bir iş kolunda verimli çalışıp, bol ürün elde edebilmek için en iyi cins ırkla veya en iyi cins tohumla ve fidanla çalışılmalıdır. Arıcılıkta da öyledir. Dünyada önemli 3 arı ırkı vardır.
1- İtalyan arı ırkı. Dünyada en iyi arı ırkıdır. Bölgemize
uymaz. Zira Akdeniz iklim şartlarına uygun ırktır. Bölgemizde kışın kışlayamaz ve ölür.
2- Korniyol arı ırkı. Buda dünyada en iyi saf ırklardandır.
Bu ırkta bölgemiz için uygun değildir.
3- Kafkas arı ırkı. Bu ırkta dünyadaki kaliteli saf ırklardandır.
Kafkas arı ırkı bölgemiz için uygundur. Ancak bu ırkın kendi yerli arılarımıza göre avantajlı ve dezavantajlı tarafları vardır. Bu olumlu ve olumsuz özellikleri yerli arılarımıza kıyasla şöyledir.
Avantajları
Daha erken saatlerde işe başlar.
Bala saldırır. Bal kaynağından çabuk bal toplar
Dili uzundur. Çiçeğin daha derinlerinden balı emer
Çok sakindir.

Dezavantajları (olumsuz yönleri)
Çok propolis toplar. Kovanda çalışmak güçleşir. Ellere yapışır.
İlkbahar yavaş gelişir, çoğalması gecikir.
Yağmacılığa meyillidir.
Kışlaması zayıftır.

Kafkas arısı ile ilgili diğer özellikler:
Melezlerinin sırtında sarı çizgi halkası da vardır
Safında sırt halkalarında siyah ve gri çizgi vardır. Sarı yoktur.
Melezleri saflarına göre saldırıcıdır.
Safları uysaldır.
F1 melezleri daha verimlidir. Zira azman dır.
Anası ölürse yabancı anayı kabul etmez
Bu arı ırkı ile çalışanlarla yaptığım görüşmelerde memnun olana da, olmayana da rastladım.. Benim deneme imkanım olmadı. Bizim bölgemize uyum sağlamada zorlanmaktadır.
Anadolu arısı;
En iyi arı ırkı bizim için kendi bölgemizin arısıdır. Anadolu arısı (Tosya’mızın yerli arıları) küçük yapılı olmasına karşılık, bol bal derleyici, çabuk çoğalıcı, ve kışı iyi geçiren arılardır. Oğula ve yağmacılığa hafif meyilli olmasına karşılık, kovanının yerlerini bulmakta zorlanmazlar. Saf ırklar kadar olmasa da sakindirler. Anadolu arılarımız korniyol arısı ile kafkas arısının özelliklerini de taşımaktadır. Dünyada kaliteli ırklardan kabul edilmektedir. Uyumsuzluk sorunu doğal olarak yoktur. Az bir balla kışı geçirebilmektedir.
Kovanın yaşlı anası değiştirilirken, para ile döllü ana arı satın
alınabileceği gibi, kendi ana arımızı kendimiz de yetiştirebiliriz. Döllü satılan ana arılarda ticari kaygılar neticesi olumsuzluklar olabilecektir. Ana arı yetiştirilen arılıkta bol bal yapıcı kovanların yumurtasından yararlanılmalı, alınan yumurta yaşlı anadan alınmamalıdır. Arı tam döllenmiş olmalı, bizim bölgemize uyum gösterebilecek ana arı olmalıdır. Ana arının yumurtadan itibaren 15.5 günde çıktığı hatırda mutlaka kalmalıdır. Hatta ana arı ile ilgili şu bilgilerde bilinmelidir. Ana üretmeye karar vermiş işçiler 1,2 3 günlük yumurtalardan ana arı yapabildikleri gibi 1- 2 günlük larvalardan hatta 3 günlük larvadan da ana arı yapabilirler , fakat 3 günlük larvadan yapılan ana kalitesizdir.. Ancak oğul çıkaracak arı , ana arıyı günlük yumurtadan itibaren beslerler. Önce ana arı gözüne yumurtlaması için ana arıyı zorlayıp yumurtlatırlar. 3 gün yumurta olarak kalan ana arı, 6 gün larva, 7 günde pupa olarak kalırlar. 16 ncı günde gözü kemirerek çıkarlar. Ana arı gözleri normal işçi arı gözlerine benzemez. Terzilerin iğne ile dikiş dikerken kullandıkları yüksük vardır. Bu yüksük parmağa geçirilir ve dış tarafı nokta nokta girintilidir. Bu yüksüklere benzerler. Resim (3). Girintili çıkıntılı olmayan, düz ana arı gözlerinin (Yuvalarının, memelerin) analarının kalitesinden şüphe edilmelidir. Ana arı yüksükleri peteğe dıştan eklenmiş gibi durmalıdır. Bu yüksükler üstten yani yüksüğün tepesinden açılmışsa ana arı içinden sağlam olarak çıkmış demektir. Ancak yandan açılmışsa diğer ana arı tarafından bozulup iğne ile sokularak öldürülmüş demektir. İçindeki ana işçi arılar tarafından çıkarılıp atılmıştır. Bir ana arı yuvasından çıkar çıkmaz, birkaç saatlik dinlenmeden sonra, kovanda başka ana arı olup olmadığını denetlemek için hızla ana arı arar. Ana arı gözlerini de bulup yandan bozarak iğnesi ile sokup öldürür. Ancak işçi arılar diğer analarında çıkmasını istiyorsa anaya diğer anaları öldürmesi için izin vermezler. Ana arı ilk çıktığında kovanda başka ana arı var mı onu denetler. eğer kovanda başka ana varsa onunla hemen kavgaya başlar. Birbirlerine girerler. Ve güçlü olan diğerini iğneleyerek öldürür. Kavga eden analardan birisi sağlam kalır. Sakatlanma olmaz. Diğer ana arı gözlerini bozmak için ana arıya izin verilmeyince ve başka anaların varlığına işçiler müsaade edince halihazır analar kovanda öterler, bazen de oğula gidecek ana arılar kovandaki diğer analara ‘’ben gidiyorum’’ mesajı verirler veya bazı durumlarda, işçi arılara ‘’neden izin vermiyorsunuz, öldüreyim’’ anlamında öterler. Bu sesler ‘’tiii’’ yada ‘’tüüüüd’’ şeklindedir. Kvak kvak diye öttüğüde kitaplarda yazılıdır. Gece kovana kulak dayanınca sesi duyulur. Ana arıların iğnesi sadece diğer rakip anaları öldürmek için kullanılır. Ana arılar ele alınmamalı, alınacaksa kanadı ya da göğsünden tutulmalı, karnından kesinlikle tutulmamalıdır. Zira üreme organları, iç organları ve spermler zarar görebilir. Ana arı memelerini oğula gidecek arı en az 15 20 tane ve daha ziyade en dıştaki peteklerin dış tarafına veya peteklerin yan veya altlarına yapar ki, amaç mevcut ana arıdan memelerin korunmasının kolaylığıdır. Ana değiştiren kovan ise memeyi petekte tam ortaya ve birkaç tane yapar.
ARILARIN BAZI ORGANLARI ve DAVRANIŞLARI:
Arılarda gözler: Gözleri çok gelişmiştir. Çok yakını ( 2 mm) ve çok uzağı (2-3 km) görme yetenekleri vardır. Başında 3 tane nokta göz vardır, uzağı görürler. Başının her iki yan tarafında binlerce petek gözü bulunur, yakını görürler. Arıların bu binlerce gözü tıpkı petekler gibidir. Arılar sadece renk görürler. Antenleri vasıtasıyla çok güçlü koku alırlar. Bu yüzden arılara temizken, ter kokusu yokken bakılmalı, hatta korkan insanın bile çıkardığı vücut kokusunu algılayıp, daha fazla sokma eğilimine girerler. Antenleri dokunma, işitme duyuları görevide yaparlar. Kovan içindeki ani sarsıntıları ve tak sesini sevmezler. Ancak kovanın hemen yanıbaşındaki sesleri duymazlar. Ağızları, yalamada kullandıkları dilleri, çiçek içlerinden nektar (Balözü) çekmek için hortumları vardır. Çeneleri de vardır ki; kemirme görevi yaparlar. 6 adet bacağı vardır. Hepside göğsünden çıkar. Baş, göğüs ve karın olmak üzere 3 bölümden oluşmuşlardır. İğneleri ters testere gibidir. Çift taraflıdır. Soktuğu zaman geri çıkmaz, bağırsakları ile beraber kopup gelir. Bu yüzden iğnesini kullanan arı birkaç saat içinde ölür. Bu bakımdan arılar kızgınlaştığı zaman muayene hemen sona erdirilmelidir. Yoksa boş yere maskeyi de sokup ölürler. Arıların kanları şeffaftır. Yani renksizdir. Onlarda karın halkalarından nefes alıp verirler. Dolaşım, sindirim sistemleri vardır. Kursağında bal depo edebilirler. Bir arı 100 mg ağırlıktadır. 10 adet arı bir gram gelir.
Arıların çalışma uzaklıkları ve nakliyesi: Arılar normalde bal kaynağı bolsa 80-100 metre uzaklıklarda çalışırlar. Bulamazlarsa 500 metreye, yine bal kaynakları kıtsa 1500 metreye kadar giderler. Daha uzağa ise nadiren giderler. Bu bilgi halk arasında yanlış bilinmektedir. 3 km uzağa gider gibi. Normalde arıyı 500 metrede çalışacak şekilde yerleştirmeliyiz. Arılar en fazla 2300 metre uzaklığa gidebilirler. Üstelik bu uzaklığa yolda ek nektar kaynağı bulursa gidebilir. Ancak bu uzaklık hesaplanırken kuş uçuşu, direkt uzaklık hesaplanmalıdır. Ayrıca 2.3+2.3= 4.6 km olarak hesaplanarak, arılar en az 4.6 km uzağa taşınmalıdır. Daha yakına arı taşımak icap ederse, mesela 3 km uzağa taşımak gerekirse, taşınabilir. Bu durumlarda zayıf arılar kovanlıkta 2-3 gün bırakılırsa, eski yerine gelecek arı olursa bu zayıf kovanlara girerler. Bunlar sonra taşınabilir. Ancak korkmayada gerek yoktur. 3 km yeterli mesafedir. Arılar kovanın kuvvetine göre 3 güne kadar eski kovanlarına gider. Zayıflar 1-2 gün boyunca eski kovanlarının yerine giderler. Yeri 1 mt bile olsa değişen arılar, kovanının yerinin değiştiğinin farkına varmadan direk işe çıkarlar. Bunlar tarlacı arılardır. Geri dönüşte eski kovanlarının yerlerine gelirler. Eski kovanının yerinde başka kovan varsa bu kovana girmeye çalışırlar. Her kovanın kendine mahsus kokusu olduğundan, bu arıların yabancı olduğunu kovanın uçuş deliğinin içinde bekleyen bekçi arılar anlar. Yabancı arıları kovana almak istemez.. Ancak kursağında nektar, bal ve/veya bacağında polen olan arıları komşu kovanlar ‘’yabancılasalar da’’ kovana kabul ederler. Kovana girmeye çalışan yabancı arılar genç tarlacı arılarsa yine kovana kabul ederler. Arılar için önemli olan çalışmaktır. İşe yarayacak bireyler kovanda tutulur. İş yapamayacak arılara hiç acıma duygusu yoktur. Kovanın geleceği için beklide bu acımasız kural gereklidir. Aynı şekilde arılar bize çalışmanın örneğini verirler. Asla boş durmazlar. Sadece 1-2 saniye dinlenirler. Kovanda iş varsa sabaha kadarda kovanın içinde çalışırlar. Yalnız arılar boş yere çalışıpta enerji ve bal tüketmezler. Arıların bizlere verdiği bal ise hem gıda hem ilaçtır. Balın içinde bilinemeyen maddeler bile vardır. Faydaları saymakla tükenmez. Hakkında kur’an-ı kerim de sure vardır. Nahl suresi arı suresi demektir. Arılar aynı zamanda birlik ve beraberliğinde önderliğini yapmaktadırlar. Kovan içinde alınacak kararlar onbinlerce işçi arı tarafından alınır. Ama biz insanlar gibi asla kararsızlık, çekememezlik, kıskançlık, haksız rekabet, anlaşamamazlık, diyalogsuzluk görülmez. En doğru neyse onda karar kılarlar. Bu sevimli hayvanlar bizlere örnek varlıklardır. Onlara kıymayalım. Her yerden duyduğumuz, arılarla ilgili şeyleri uygulamayalım. Mesela arılara kızarmış tavuk vermek, ne olduğu belirsiz kek vermek, körükte naylon yakmak, soğukta kovanları açmak, arının sevmediği sarımsak kokusu ile arıları birleştirmek gibi onlara eziyet veren davranışlarda bulunmamalıyız. Arılar buldukları polen ve bal kaynaklarının yerlerini diğer arılara tarif ederler. Bu, kovanda peteklerin üzerinde dönerek, kanat çırparak, titreşerek yaptıkları bir harekettir. Arı dansı denilir. Balmumu 33-36 derece sıcaklıklarda yapılır. Bu yüzden balı olsa da soğuk havalarda petek örülmez. Ancak kuvvetli kovanlarda, kovanın sıcak yerlerinde petek örülebilir. Bal ve polen akımı olmadıkça arı petek örmez. Mesela sadece şerbetleme ile sonbaharda arılara yaptıkları sırsız balları sırlattırmak mümkün değildir. Ancak en iyisi arıların sırsız ballarının az olanlarını süzerek arıya şerbet olarak vermeli, bu işi bal mevsiminin sonuna doğru hemen yapmalıdır. Zira 12-18 günlük arılar balmumu ifrazı yapabileceklerinden, bal mevsimi sonuna doğru bu yaşta arılar kovanda yeterli miktarda bulunur. Üstelik bu arıların polen yemeleride gerekmektedir. Bal mevsimi sonlarında polen azalacağından proplem olabilir. Sırlama için ayrıca kovan içi sıcaklığı yeterli olmalı, ayrıca kovan içinde nemde sağlanmalıdır. Mesela bal mevsimi sonuna doğru sırsız balların sırlanması için arıya şerbetliklerde süzme bal verirken aynı zamanda kovana su emdirilmiş pamuk atmak, veya kovan yakınına su koymak işimizi kolaylaştırabilir. Sırsız balların sırlanması için balı şerbet kutularına veya konserve kavonozunda verirken yağmacılığa da dikkat etmek lazımdır. Sırsız balların sırlandırılması için yukarıdaki kurallara uymanın yanında polen kesildiğinden sırlama olmazsa kek verme yolu da denenebilir. Sırsız balların satışı zor olmakta ve kolay şekerlenmektedir. Süzme bal olarak değerlendirilebilir. Sırsız balların sırlandırılması ile ilgili yukarıda derlediğim bilgiler kendi tecrübemle değildir. Arıcılar, ve kitaplardan derlediğim bilgilerdir. Balın sırlandırılması balmumu ile olmaktadır. Petek kabartmak, petek yapmak ve bal sırlamak için arı bol miktarda bal yer. Bu yüzden kabarmış petekler çok değerlidir. İleriki yıllarda kullanılabileceğinden iyi saklanmalıdır. Petek koku çekeceğinden kötü kokulu yerlerde, nemli mahzenlerde saklanmaz. Süzülecek petekler sır tarağı ile değil, sır bıçağı yada normal bıçakla sırrı alınarak süzülmelidir. Zira sır tarağı (çatal benzeri bir arıcı aracıdır.) ile sırrı bozulup, süzülen petekleri boş olarak arılara verdiğimizde bu peteklerin tamiri arılar için çok zordur.
Arılar toplu halde yaşayan böceklerdir. Kovanda iş bölümü vardır.
Arılar öğrenmeye yetenekli değildir. Genlerinde ne varsa o şekilde davranır. Yani arı sahibini tanımaz)
Arıların Nakliyesi:
BÜYÜK BAL TOPLAMA MEVSİMİ NEDİR?
(BAL MEVSİMİ) , (BAL ZAMANI)
Arıcı Arkadaşlarım;




Resim (8): Taş yoncası açtığında bal mevsimi başlamıştır.
Bu kitapta sık sık “bal mevsimi” tabirini kullanacağım. Bal mevsimi ( büyük bal toplama mevsimi) şudur:
Arıların bulunduğu bölgedeki çiçeklerin büyük çoğunluğunun açtığı bir zaman vardır. Aynı zamanda bu çiçeklerin nektarının bittiği zaman vardır. Bu zaman aralığı genelde 15-20 gündür. Arılar balı bu zaman içinde yaparlar. Bu zaman dilimi arıcılıkta çok önemlidir. Bir arı çalışma takvimi özeti yapacak olursak;
20 Şubat:Arıların yavaş yavaş yavru yapmaya başlaması, çiğdemlerin açması. Kovanda 10 bin arı var. Kovan dip tahtası seyyar ise temizlenebilir. Güzel bir havada öğlen sıcağı değerlendirilebilir. Hatta güzel hava olursa 18 derece sıcakta kovan açılıp, kötü, porlanmış, yırtılmış, çok eskimiş petekler alınabilir.
8 Mart : Havalar dahada güzelleşmeye başladı. Yeni yavrular çıkmaya başladı. Yaşlı arılar kovanda bir taraftan ölüyor. Arı sayısı aynı. 10.000. Yarım çay bardağı ve koyu ve de ılık şerbet verilebilir.
10 Nisan: Arıların yavruları çoğalıyor. Arıları şerbetlemeye başlamalı. Bu günlerde erikler çiçek açtı. Atılan yumurtalardan çıkan yavrular tam bal başlangıcında tarlacı olurlar. Kovanda yavru çıkışları dolayısıyla genç arılar çoğalıyor. Ancak yaşlı arıların ölümleride hızlandı. Kovanda arı sayısı 12000.
30 Nisan: Arıların yavru sayısı ve arı sayısı artmaya devam ediyor. Kovanda 30000 arı var.
10 Mayıs: Arı sayısı artıyor. Şerbetlemeye devam. Arı sayısı: 40 bin.
20 Mayıs: Bal mevsimi başlangıcı. Kovanda 60-70 bin arı var. Artık şerbetlemeye son verilmelidir. Ancak bu tarihler tahminidir. Son yıllarda dünyada dengesiz iklim özellikleri artmıştır. Bal zamanı deyip, havalar kötü veya kuraksa gerekiyorsa arılar beslenmeye devam edilmelidir.
1 Hazirtan: Tosya Dörtyol ve aşağısındaki ova köyleri için bal mevsiminin ortası. En yüksek bal oranı. Kovanda arı sayısı: 70-80 bin. Şerbetleme yok. Versen de arı yemez.
5 Haziran: Aşağı ova bölgesinde bal mevsimi bitmedi, ama azalmaya başladı. Artık arılar yüksek köylere veya yaylalara taşınmalı. Yaylalarda ve yüksek köylerde bal mevsimi başlamış durumda. Yada başlangıçta.

10 Haziran : Aşağı ova ve İlçe tarım Müdürlüğünden aşağısında arpalar biçilmeye başlandı. Bal mevsimi bitti. Kovanda arı sayısı 70 bin. Ancak çok yoğun çalışan arıların ölmesi çoğaldı. Yaylalarda ve yukarı köylerde bal mevsimi devam ediyor. İstenirse kovanlarımızdan sırlanmış bal alıp yiyebilir, yada satabiliriz. Satılan ballar 15 gün içinde yazın tüketilmelidir. Mum kurdu olabilir.

20 Haziran: Ortalık kurudu. Bal veren bitkiler azaldı. Arı sayısı 60 bine düştü. Bal mevsimi uzarsa arılar bal ve oğul yapmaya devam ederler.
25 Haziran.: Yukarı köyler ve yaylalarda da bal mevsimi bitti.
30 Haziran: Aşağı ova bölgesinde arılar kovanda 50 bine düştü. Yeni yavru çıkışları kalmadı. Yumurtada yok. Arılar çalışmaz. Dinlenirler.
Bu dinlenme sonbahara kadar devam eder. Ancak yeni yağmurlar olursa yeni çiçekler açar, açmış çiçeklerde iyi bal vereceğinden kısmen bal depolama olur. Arılar kendi beslenmesini de kolay yapar.
20 Eylül: Arıdan ballarlımızı alabiliriz. Aldığımız bal serin yerlerde saklanmalıdır. Yada 15 gün içinde tüketilmelidir. Sıcakta beklerse bal mum kurdu ile kurtlanır. Zayıf kovalar varsa birleştirilmelidir. 5 ve daha aşağı çıtada arı olan kovanlar kışı geçirmekte çok zorlanırlar. Bunlar birleştirilmelidir. 6-7-8-9-10 çıtalık arılar gayet iyi arılardır.
10 Ekim: Balı alınmayan kovan kalmamalıdır. Zira artık kovanlarımızın sonbahar muayenesi yapılıp, sonbahar şerbetlemesine başlamalıyız. Bu dönemde sonbahar yağmurları yağarsa , havalarda kuraklıktan ve aşırı sıcaklardan kurtulacağından yeni açan çiçeklerin polenleri ve nektarlarının yanında bizim vereceğimiz şurup ile yeni yavru alanları azda olsa (elimiz kadar yavru alanı yeterli) oluşacaktır. Yeni yavrular genç arı dmeek. Genç ana ve genç arı demek kışı çok güzel geçirecek arılar demektir. Birleştirilecek zayıf arılar varsa birleştirilir. Kovanında balı az olan arılara bal takviyesi yapılmalıdır. Balımız yoksa koyu şurupta verilebilir.
1 Kasım Şerbetlemeye son verilmeli.
15 Kasım: Kovanın önünde 2.5 cm genişiğinde havalandırma deliği açılmalı, yada şerbetleme deliği yarımda olsa açık bırakılmalıdır. Ancak bu delikler böcek ve hayvan girmemesi için telle kapatılmalıdır. Kovanların üstü naylonla örtülmemeli, kovanlarımızın nem tutmaması için gerekli tedbirler alınmalıdır.
16 Kasım: Artık arılar 20 Şubata kadar ellenmemelidir. Sadece sarsmadan kovanın yeri arılar çalışmazken değiştirilebilir. Kar yağınca kovanın uçma deliği kapanırsa kontrol edilebilir.
Bu şekilde bir takvim hatırlatmasından sonra bal mevsimine devam edebiliriz.
Bu zamanın başlangıcı ;Taş yoncası (resim 8)yada kır yoncası denilen sarı çiçekleri olan, kiremit kırmızısı gövdeli, taşlık yerlerde, yol kenarlarında kendi kendine büyüyen yoncanın açtığı zamandır. Bu çiçekler açar açmaz bal zamanı başlamıştır. Tosya merkezinde bu tarih her yıl değişiklik gösterebilmesine karşılık ortalama 20 Mayıstır. Arılık yerindeki arpalar biçilmeye başlandığı zaman bal zamanı da bitmiş demektir. Bal zamanı ilçemiz merkezinde ortalama 20 Mayısta başlar. 10 Haziranda biter. Bazı yıllar bal mevsimi 8 güne kadar düşebilir. Kısır yıllardır. Ancak bazı verimli, yağışlı yıllarda bal zamanı uzayabilir. Yeni yeni yağmurlar, sıcak havalar, ılık ve rüzgarsız geceler bal zamanının uzamasına neden olur. Böyle yıllarda arılar çok bal yapar. Anaları yaşlı kovanlar oğul verir. Bereketli yıllardır. İlçemizde 1987…1992..1996..2002 …2008 yılları bereketli yıllar olmuştur. Bal mevsimi uzamıştır. 1991…2001…2006…2007 yılları çok kısır yıllar olmuştur. Diğer yıllar da da hiçbir yıl birbirini tutmayan yıllar olmuştur. Yani her yıl, ayrı bir iklim olmaktadır. Galiba iklimlerde canlılar gibi. Hepsi farklı. Bazı yıllar erken bal mevsimi, bazı yıllar erken ısınma, sonra ani soğuma, bazı yıllar mayısta soğukların uzaması, nisanda otların kurumaya başlaması gibi iklim özellikleri olmaktadır. Benim verdiğim ortalama tarihler okuyucu için bi fikir vermesi bakımındandır. Havaların, ve bitkilerin durumu dikkate alınarak arıcılık ayarlanmalıdır. Bal mevsimi süresi olan 15-20 günde aşağıdaki grafikte olduğu gibi bal miktarı önce artar, sonra azalır. Balın en yüksek seviyede aktığı 4-5 günde arılar zaten 10-20 çıta balı rahatlıkla yapar. Yeter ki bilinçli bir arıcılık yapılsın.


Bal mevsiminde geceler ılık ve rüzgarsız, gündüzler güneşli olursa bal akımı da güçlü olur. Yağışlar şarttır. Önemli olan yağışlardan sonra havanın ısınmasıdır. Devamlı soğuk, ama yağışlı havalar yeterince iyi olmaz. Çiçeklenme zamanında havadaki rutubet (nem) yeterli olmalıdır. Kuru rüzgarlar çiçeklerdeki bal özünü uçururlar. Fazla sıcak ve kurak havalarda bal özünün uçmasına neden olur. Yağmurlarda bal özünün kalitesini düşürür. Ama yağmurdan sonra hava ısınınca balözü kalitesi ve miktarı artar. Bal mevsiminde gece 12 dereceden yukarı, gündüz 19-30 dereceler arası, hava nemi %30-80 arası, yağmurlar birkaç günde bir veya haftada 2 defa, geceler rüzgarsız, (hafif rüzgarın sakıncası yoktur.)
toprakta etli olursa çok iyi bal alınır. Tüm bunlar balın çiçeklerde çok olmasına sebeptir. Taşlık, fazla kumlu, derin olmayan topraklardaki bitkilerin çiçeklenmeleri kısa olur . Bal mevsiminde yaylalara çıkarılacak arılar, yaylada gece sıcaklığının en az 12 derece olacağı kısımlara kadar çıkarılmalıdır. O yılın sıcaklığı dikkate alınarak geceleri ısının çok düşmediği yaylalara çıkarılmalıdır.
ARI NEDEN İĞNELER…
Sevgili arıcılar, arıların kızgınlaşınca insanı iğnelemesi, arıcıların şikayetlerinin başında gelmektedir. Bu yüzden arıların muayeneleri yapılmamakta yada geciktirilmektedir. Oysa kurallara tam uyulunca hiç arı sokmadan, arılar kızgınlaştırılmadan muayene yapmak mümkündür. Bu konuda şu ilkeleri bilmemiz lazımdır.
Arıların muayene edilebilecekleri zamanlar
Arıların muayene edilmeyecekleri zamanlar
Muayene sırasında arıları kızgınlaştıran hatalar.
Körük nasıl kullanılmalıdır.
Arı soktuktan sonra ne yapmalıyız.
Bu başlıkları iyi öğrenirsek her şey çok farklı olacak.
ARILARIN MUAYENE EDİLECEĞİ ZAMANLAR:
-Hava sıcaklığının 20- 26 derece gibi olduğu sıcak ve rüzgarsız günlerde, çiçeklerde bol bal veriyorsa muayene yapılır. Böyle güzel havalarda arıcı aşağıda anlatacağım bazı hususlarada uyarlarsa arılar kat’iyyen sokmaz. İstenildiği kadar kovan incelebilir. Şunu da eklemek lazım; Arılar fazla kurcalanmasa, rahatsız edilmese iyi olur. Ancak tecrübesini artırmak isteyen arıcılar, böyle güzel havalarda aşağıda anlatacağım diğer hususlara da uyarak, arıları karıştırmalı, tecrübelerini arttırmalıdır.¬ Böylesi güzel havalarda bol bal gelir. Yağmacılık da olmaz.

-Hava sıcaklığı daha düşükse, 15 dereceden yukarıdaki sıcaklıklarda da muayene yapılabilir. Ancak yine rüzgarsız olmalıdır. Ayrıca hava bulutlu, kapalı olmamalıdır. 13-15 derece sıcaklıklarda mecbur kalınırsa kısa süreli ve bir defaya mahsus kovan açılabilir. Kısa süreden kasıt 2-3 dakikadır.
- Havanın rüzgarsız olması ve sıcak olmasının yanında arılar bol bal bulabiliyorsa yine en uygun arı muayene zamanıdır. Zaten hava rüzgarsız ve sıcaksa büyük ihtimalle çiçekler bal veriyor demektir. Ancak her zaman çiçekler bol bal vermez. Ama arı yinede açılabilir. Çiğdemler açtıktan sonra yavaş yavaş diğer meyveler ve otlarda
çiçek açmaya başlarlar. Bunlar bal verirler. Bol bal ancak mayısta, hatta Tosyamızda mayısın 20 sinden sonra başlar. Kovanlarımızın sakin olmasını istiyorsak, az bal geldiği zamanlarda kovan 1, hatta birkaç gün önceden şerbetlenerek daha sakin çalışılması mümkündür. Kovanda yavru yapmış, ancak balı çok azalmış ,aç arılar çok daha fazla iğneleyici, gergin ve stresli olurlar. Aç arılar muayene edilmeye kalkışılırsa çok iğneler. İğneleyen arılar maskeyi bile iğneleyerek arı ölümleri çok olabilir. Kovan açılınca arı şiddetli tepki veriyorsa, derhal kapatılmalı, tepkinin sebebi araştırılmalı, açlıktansa şerbetleme yapılmalıdır. En çok yapılan hata budur. Aç arı muayene edilmeye kalkışılmaktadır. Hava güzel ve rüzgarsız olduğu halde arılar çok sokucu olmakta, deli gibi saldırmaktadır.
Haziranda otlar sıcaklardan kavrulmuş olursa, temmuz, ağustos, eylülde de böyle sıcak ve kurak zamanlarda arılar bal bulamayacaklarından çok gergin olurlar. Mümkün mertebe hiç muayene etmeye kalkışılmamalıdır.
Özetlemek gerekirse;
Arılar 17- 28 derece sıcakta,
Rüzgarsız yada hafif ama ılık rüzgarlı havada,
Aç olmadığı zamanlarda,
Bakılmalı ve;
Erken ilkbahar yada geç ilkbahara göre, havaların henüz soğuk olduğu zamanlarda öylen sıcağında, havanın çok sıcak olduğu zamanlarda da sabah 9-10-11 de bakılmalıdır.
ARILARIN MUAYENE EDİLMEYECEĞİ ZAMANLAR
-Arılar 13 derece sıcaklıktan aşağı derecelerde muayene edilmez.
-13- 15 derecelerde çok kısa ve bir defaya mahsus, mecbur kalınırsa muayene edilir.
15-18 derecelerde de mecbur değilsek muayene zamanı en az 18 derece sıcaklığa erişinceye kadar ertelenir.
- Hava sıcak bile olsa bulutlu havalarda, kapalı havalarda muayene edilmez.
- Yağmurdan sonra hava açsa bile kovan muayene edilmez.
- Gök gürültülü havalarda arılar kat’iyyen açılmaz.
-Sabah çok erken, akşam geç kovan açılmaz.
Ancak bal mevsiminde hava sıcaklığı uygunsa, bal geliyorsa akşam veya sabah erken saatlerde açmak zorunda kalsak bile proplem olmaz. Sabah yada akşam geç saatlerde kovan içinde arı sayısı çok olacağından tavsiye edilmemektedir.
- Fazla sıcak zamanlarda, ( 26-30 dereceden fazla),kovan açılmaz.
Fazla sıcak günlerde 8- 9-10 gibi saatlerde kovan açılmalıdır. Öyle sıcağında daha çok iğneleyici olur.
MUAYENE SIRASINDA YAPILAN HATALAR:
-Peteği kovandan hızlı çekmek
-Peteği çekerken sarsıntı yapmak.
-Kovanın içindeki ani sarsıntı ve tak sesi.
-Kovanı açmadan önce, kovanın üstüne veya kenarlarına yapılan çekiç veya başka şeylerle vurmak, takırtı yapmak
-Muayene sırasında aceleci, hızlı davranmak.
-Soğan sarımsak gibi şeyler yenilmiş olarak arıları muayene etmek
- Nefesini arıların üzerine vermek yada arıların üzerlerine üflemek.
-Ter kokulu olarak arıları muayene etmek
-Muayene sırasında korkmak. O yüzden mutlaka maske kullanılmalıdır.
-Muayeneyi uzatmak. (arıcı kovan içindeki hareketleri yavaş, yavaş yapmalı, ancak işini de çabuk bitirmelidir.
-Arıların önünde durmak yanlıştır. Kovanın yan yada arkasında durmalıyız.
Arıların sevmediği diğer kokular, zirai ilaç kokusu, mazot, gazyağı, alkol dür.
-Aç arıyı muayene etmek en büyük hatadır. Kovanda 10 kilodan daha az bal varsa arı o balı yemez. Aç durur. Çünkü yavrular için gereklidir. 15 kg dan az baldada olması gerekenden daha az yavru yapar.
Tüm bu anlatılanları uygulamalarınızda tecrübe ederek zamanla alışacak, arı sokmasından kurtulacaksınız.
ARI SOKTUKTAN SONRA:
Arı sokulan yerdeki iğne sıkılmadan, mesela tırnakla kazıma şeklinde çıkarılır, su ile yıkanmalıdır, su sürülürse arı zehiri kokusu dağılmaz,. diğer arıları uyarıcı etki yapmaz. Su olmazsa sokulan yere duman yapılırsa koku yine azalır. Arının soktuğu yerdeki acı birkaç dakikada veya 10 dakikada geçer. Bu bölgeye sıvı amonyak sürülürse acı azalır. Buz bulunabilirse daha iyi olur. Arı sokulan bölgede alerjiye bağlı şişme görülür. Arının her sokmasından sonra alerji azalarak zamanla şişme görülmez. Ancak bir sonraki yıl yine baştan alışması lazımdır. Arıya şiddetli alerjisi olanları arı sokarsa hemen doktora götürmek lazımdır. Alerji anaflaktik şoka neden olabilir. Öldürücü olabilir.. Ağız içi , dil veya boğaz arı tarafından sokulursa yine çok tehlikeli durum oluşabilir. Acil doktora gitmelidir. Ağız sirkeli su ile
yıkanarak doktora gecikmeden başvurulmalıdır. Arı alerjisi için, anti alerjik (antihistaminik) ilaçlar kullanılırsa şişme ve diğer alerjik belirtiler azalır. Ancak ilacın etkisi bitince yinede şişme görülmektedir. Arılıkta antihistaminik ilaç (tablet) bulundurulmalıdır. Zira şiddetli alerjisi olan birisini arımız sokarsa anında ilaç verebiliriz. İlaç versek bile doktora götürülmesi gerekmektedir. İlaç etkisi 4-5 saatte geçmektedir.






Resim 9: Soldaki toplu iğne ucu, sağdaki işçi arı iğnesi ucu


Tüm bu anlatılanlar dikkate alınarak arılarımızı muayene edersek, arılar bizi iğnelemez. Normal durumda arı kendi işi ile meşgul olur. Sadece kovanı açılıp, kızgınlaştırılmış arı ve aç arı insanı sokar. Arı zaten gergin, stresli ise daha fazla iğneleyici olur. Ancak bu arada arı muayene ederken mutlaka duman kullanmalıyız. Körük azıcık iş olsa bile yakılmalıdır. Şerbet verirken bile duman hazırlanırsa çok
yararlı olur. Körük içinde en iyisi eşek kemresi yakılmalıdır. Sığır kemresi, karton, kağıt, saman, mısır koçanı gibi şeylerde yakılabilir. Duman arıların sevmediği bir şeydir. O yüzden dumanın olmadığı kısımlara kaçarlar. Yada dumanın olduğu yerlere gelmezler. Kovan açılmadan 1-2 dakika evvel bir yada 2 defa uçma deliğinden duman verilir. Bu işlem geniş çaplı muayelerde gereklidir. Ufak çaplı muayenelerde gerekmez. Önden duman verilen kovanın içindeki arılar, tehlike sezinleyerek bal emerler. Bal emen arılar sakinleşirler. Kovan muayenesi başlarken körük kullanacak bir kişi olması çok yararlıdır. Ancak şart değildir. Daha kovan açılırken duman hafif hafif verilmelidir. Üst tahtaları açılan kovana, üstten, çıtaların üzerine, hafif hafif duman devamlı gezdirilir. Bu arada el ve el demirinin çalıştığı kısımlara da duman verilir. Devamlı hafif duman ile baskı altında olan arı, kovan içine gelen ışıktan dolayı yukarı çıkmak istese de çıkmayacak, böylece içeride işine devam edecektir. Ancak duman yapılmazsa arı ışık dolayısı ile yukarı çıkacak, kovan üzerinde arıcının hareketlerinden dolayı, saldırıyı yavaş yavaş başlatacaktır. Bu arada muayene devam ederken, arıcının yapacağı sarsıntı, tak sesi, telaş, ani hareketler ve kötü kokular ve muayenenin uzatılması gibi hatalarla saldırı sayısı artacak, saldıran arının alarm vermesi ile ve sokan arının çıkardığı tehlike kokusu da saldırıyı daha da artıracaktır. Kovan muayenesi sırasında duman çok yapılırsa aksi tesir gösterecektir. Dumanın sıcak olmasıda ters tepki yapar. Zira aşırı ve/veya sıcak dumana karşı kovanını savunmaya almak isteyecek arı, saldırı kaynağına (duman yapana, hareketli insana) saldıracaktır. Körüğün yararı şu şekilde de anlatılabilir. Devamlı hafif ve soğuk duman verilerek yapılan kovan muayenesinde arılar dumandan dolayı dış tarafa yönelmeyip, içeri kısma gidecek ve işine devam edecektir. Ancak duman olmazsa, kovanın örtü tahtası açılması dolayısıyla oluşacak hafif çıt, tak sesi, içeri giren ışık, arıcı ve yardımcının hareketleri üst taraftaki arıların dikkatini çekecek ve burada arıların, çoğalması, alarm vermesi ve sokması ya da sokmaya hazırlıklı olmasına sebep olacaktır. Tek bir ufak hata ile sokma sayısı artacaktır. Tek bir arı var ve arıda azcık işimiz var. Körük yakmaya gerek yok dersek, o azıcık işimiz muayene sırasında göreceğimiz yeni gelişmeler ve ummadığımız durumlardan dolayı uzayabilecektir. Özellikle konserve şişeleri ile şerbet vereceksek, duman körükleyerek , eski boş şişe şerbetleme deliği üzerinden alınarak, önceden hazırlanmış şerbet dolu şişe verilirse hiç sokmadan işlem tamamlanırEğer şerbetleme deliği tahta gibi bir şeyle kapalıysa da yine aynı şekilde tahta tıkırtı yapılmadan duman vererek oradan alınırsa arı hiç sokmadan şerbetlenmiş olur. ‘’Şerbet verirken bile arı beni sokuyor’’ şeklinde arılardan şikayet edenler olmaktadır.
ARI SOKMAMASI İÇİN ÖZET:
Yukarıda anlatılanlar karmaşık gibi gelebilir. Fakat uygulamalarınızda göreceksiniz ki; Her bir cümlenin önemi var. Kısaca bir özet gerekirse;
Muayene yapacağımız kovanlarda açlık varsa arılar çok sokucu olacaklarından 2-3 gün önceden bu kovanları şerbetleriz. Daha sonra öylen sıcağında rüzgarsız günde körüğümüzü güzelce yakarız. Körük tam işin yarısında sönmemelidir. Muayenemizi yaparız. Muayene sırasında, sakin, yavaş, sarsıntı ve takırtı yapmamalıyız. Duman vermeye devam etmeliyiz.
Arıları Şöyle Muayene Yapmalıyız:
Körük kullanılması:
Maskemizi giyeriz. Kovan kapağı takırtı yapılmadan sakince açılır. Şerbetlik yavaşça alınırken duman da yapılır. Örtü tahtası üzerindeki gazete kağıdı da yavaşça alınır. Bir taraftan da şerbetleme deliğinden arının çıkmaması için deliğe duman yapılır. Duman hafif hafif yapılır. Örtü tahtası çatırtı, patırtı ve tak sesi yapmadan yavaşça ayrılırken bi taraftanda açılan aralıktan duman veririz. Örtü tahtası açılırken kovanı bekleyen bekçi arılar vardır. Körükle bunlarda bertaraf edilmiş olur. Örtü tahtalarının yaklaşık yarısı alındıktan sonra duman üstten çıtaların üzerinde devamlı gezdirilir. İlk petek çıkartılırken gayet yavaş davranılır. Yavaş yavaş yukarı çekilir. İlk petek çekimi çok çok ağır olmalıdır. Sonra alınan petek incelendikten sonra eski yerine aynı yönde ve yaklaştırarak konur.Diğer peteklerede bakılacaksa bakılan petek boş bir kata aynı yönde geçici olarak konulur. Petekler eski yerlerine konulup kovanda gerekli işlemler yapıldıktan sonra yavaş yavaş kapatılır. Tüm bu işlemler 5 dakikada bitirilmelidir. Ancak balın bulunduğu dönemlerde 10 dakikaya çıkarılabilir.
Eğer bakım uzatılırsa kısır dönemlerde arılar muayene ettiğiniz kovanı yağma etmeye başlayabilirler. Muayene derhal sona erdirilmelidir. Eğer muayene sırasında arılar kızgınlaştı ve sokmaya başladılarsa derhal kapatılmalı, oradan uzaklaşılmalıdır. Gölgeye geçip hareketsiz durulmalıdır. . Hareket durunca peşinizdeki arılar sizi bırakır. Çünkü arı için tehlike geçmiştir Arılar niçin birleştirilir:
1-İki zayıf arıyı birleştirerek daha verimli hale getirmek
2-İki zayıf arıyı birleştirerek kışı sağlıklı geçittirmek
3-Anası ölmüş arıya verecek döllü anamız yoksa zayıf arıyla birleştirmek.
4-Zayıf oğulları birleştirmek
Bazen 3 arı birleştirilerek 1 arı yapılır
Zayıf arılar kovanı ısıtamaz, fazla yavru besleyemez. Kovan yağmacılığa açıktır. Mesela 8 çıtalık arı 80 yumurta atarsa, 4 çıtalık arı 40 yavru atmaz. 25 yavru ancak atabilir.Zayıf oğulu bedavada verseler almayınız. Çünkü bir yıl bakılır. Sonunda ölür.
Arı birleştirme yöntemlerinde bilinmesi gereken şudur. Çevrede ballı bitkiler yeterince bal vermiyorsa işimiz azcık zorlaşacak demektir. Bol bal olan bal mevsiminde hiçbir birleştirme muamelesi yapılmadan birleştirme yapılabilir. Sadece birleşecek iki yada daha fazla arıdan ana/ analar alınmalıdır. Tek ana kalmalıdır.

GAZETE KAĞIDI İLE ARI BİRLEŞTİRMEK:
Bu birleştirme de kovanın bir tanesinin tarlacıları eski kovanın yerine gitmez. Ayrıca arılığa gelmekte birkaç gün gecikirsek ciddi sakınca yoktur. Yalancı analı kovan birleştirmesi ve kurak zamanda bu usul avantajlı değildir.

Daha zayıf olan kovan birleştirilecek diğer kovanın yanına getirilir, sağına soluna veya yanına konulur.
Anası genç ve kaliteli olanın anası kalır. Diğer ana hangi kovanda olursa olsun bulunup öldürülür., yada ana arı kafesine konulur. Yanına da 2-3 tane aynı kovanda işçi arı konulur. Ana arı kafesine işçilerin beslenmesi için mercimek kadar da bal konulur. Hatta nohut kadar bir pamuğa 2 damla su emdirilip oda kafese konur. Kafes gölge ve rüzgarsız kapalı sıcak yerde saklanır. Bu ana iyi ise başka zaman işimize yarayabilir.
Kural olarak analı ve daha kuvvetli arı altta kalır. Zayıf ve anasız kovan bunun üstüne konur.
Ama terside gerekiyorsa uygulanabilir.
Nispeten daha kuvvetli kovanın üstündeki örtü tahtaları alınıp bir kat gazete kağıdı serilir.. İnce çivi ile gazetenin 4-5 yerine delik açılır.
Gazetenin üstüne boş kat konulur.
Zayıf kovanın petekleri, arısı ile beraber kovanın üstündeki bu boş kata eski sırası ile konulur.
Zayıf kovanda arı kaldıysa üstteki kovana arıcı fırçası veya kaz tüyü ile süpürülür.
Üste konan kovanın arıları kapalı kalacağından susuzluk tehlikesi vardır. O yüzden üstteki katta kapatılarak şerbet verilir. Şerbetten hem su hem de şeker ihtiyacını karşılar. Üstelik şerbetin suyu ile de gazete kağıdını kolay deler.
2-3 gün sonra gazete kağıdı aradan alınarak üstteki petekler alt kata indirilir. İndirilen bu çıtalar alt kattaki arılı çıtalarla aralık bırakmadan konulmalıdır ki, arılar yavruları ısıtabilsin. İki kovanın arıları aralıklı bırakılmamalıdır. Arada boş, arısız petek olmamalıdır.
Birleştirme işlemi arılar kovana girmiş durumda iken yapılırsa tarlacı arıların eski kovanlarına gitmeleri önlenmiş olur. Yani birleştirme işlemini akşam veya sabah arılar tarlaya çıkmadan yaparsak, üste koyduğumuz arının tarlacıları 2-3 gün dışarı çıkamayacaklarından eski kovanının yerlerini unuturlar. Proplem olmaz.

TELLE BİRLEŞTİRMEK:
Yalancı analı kovan birleştirmesi , ve kurak yaz, sonbahar birleştirmelerinde avantajlıdır.
Sabah yada akşam arılar tarladan dönünce uygulansa daha iyidir.
Birleştirilecek arılardan bir tanesinin anası bulunup öldürülür, yada ana arı kafesine konur.
Analı kovan yerinde kalır. Akşamüzeri arılar kovana girince diğer kovan bu kovanın yanına getirilir, kovanın sağ, sol veya arkasına konur.
Her iki kovanda açılır.
Alttaki kovanın üstüne pencere sinek teli konulur. Telde yırtık delik olmamalıdır.
Telin üstüne boş kat konulur.
Boş kata diğer anasız kovan çıtaları konulur.
Kovan dip tahtası seyyarsa dip tahtası alınıp direk kovan katıda telin üstüne konulabilir. Eski kovanda kalan arılar fırça ile kovana süpürülebilir.
Üstteki kovan kapatılıp, şerbet verilir. Şerbetlemekten amaç aynı zamanda şerbetten su ihtiyacınında karşılanmasıdır.
4 gün sonra arılığa gelinip aradaki tel alınıp yukarı katta bulunan
arıların petekleri arısıyla beraber aşağı indirilir. Havalar yeterince ısınmadıysa her iki kovanın arıları arasında boşluk, yada arısız çıta bırakılmamalıdır. Yanaştırılmalıdır.
Şerbet yiyen üstteki arı telin altında bulunan ana arının kokusunu alıp aşağı inmek isteyecektir. Ancak aradan 4 gün geçmeli ki sahte ana varsa bunlara rağbet bitmelidir. Aşağıda gerçek ana kokusunu alan arılar artık sahte anayı beslemeyeceklerdir. Yine kuraklarda, 1 günde bile gazete kağıdını delebilecek arıların az çok kavga yapma ihtimalleri vardır.. Kurak zamanda arılar çok stresli olduklarından telle 4 günde birleştirme önerilmiştir.

KOKU İLE BİRLEŞTİRME:
Daha kolay birleştirme şeklidir. Yukarıdaki her iki yöntemde birleştirme için arılığa birkaç gün sonra tekrar gelinmesi gerekmektedir. Bu sistemde tekrar gelmeye gerek yoktur. Bu sistemde birleştirme çok kurak olmayan, yada bal olduğu zamanlarda veya ilkbaharda yapılır. Bol bal olduğu zamanlarda arılar kavga etmezler. Koku sürmeden de direk birleştirilebilir.
Birleştirme işlemi hava müsaitse herhangi bir saatte yapılabilir. Birleştirilecek kovanlardan bir tanesi daha fazla zayıfsa, bu zayıf olan kovan , arada başka arı yoksa, her gün 50 cm kadar yaklaştırılarak yan yana getirilir. Her ikiside yaklaştırılabilir. Zayıf yaklaştırılırsa daha iyi olur ama kuvvetlisi de zayıfa yaklaştırılabilir. Yan yana 2-3 gün çalıştırıldıktan sonra birleştirlir. Ancak yaklaştırma imkanı yoksa yada her gün arılığa gelmesi zahmetli yada masraflı ise, işi uzatmadan direkte birleştirebiliriz. Bu yaklaştırmaktan maksat, yeri değişen arının tarlacı arıları birkaç gün süre ile eski kovanının yerine gideceklerdir. Eski kovanının yerinin boş olduğunu gören bu tarlacılar yakında bulunan kovanlara girmek isteyeceklerdir. Bu kovanlar bu arıları yabancılasalar da içeri alırlar. Sadece aç ve yaşlı arı ise almazlar. Zaten o arıda en geç bir hafta sonra ölecek arıdır. Kayıp çok az olur. Tarladan gelen arıların çoğunda zaten arka bacağında çiçek tozu yada kursağında nektar vardır.
İki kovan yan yana getirilir.
Anası daha iyi olan kalır. Diğer ana bulunup öldürülür veya kafese konulur. Anası öldürülen kovanın içine kaliteli limon kolonyası emdirilmiş el kadar pamuk atılır. Diğer kovana da aynı şekilde kolonyalı pamuk atılıp kapatılır
. Veya limon, iğde benzeri kaliteli parfüm her iki kovanın içinede sıkılır.
Yaklaşık 5 dakika sonra her iki kovanda açılıp, arılar aynı kovana yan yana konur. Havalar serinse yavrulu çıtalar eski kovandaki yavrulu çıtaların hemen yanına konmalıdır. Arada arısız çıtada bırakılmamalıdır. havalar kesin sıcaksa arada arısız petek bırakılabilir. .Bir iki gün sonra aradaki arısız petekler yan tarafa alınıp arılı petekler yanaştırılmalıdır.

Her iki kovanda kapatılır. Genelde bu birleştirmeden hemen sonra şerbet verme mecburiyeti yoktur.
Birleştirmeden birkaç dakika sonra uçma tahtasına bakılır. Kavga varsa, yada içeriden arı ölüsü atıyorlarsa birkaç kez duman verilir.

KOKU İLE BAŞKA BİR BİRLEŞTİRME USULÜ:
www.ademselvi.blogspot.com adresime mail gönderen arıcı kardeşim yaşar dediki;
Sayın Adem bey, bence arı birleştirmek artık sorun olmaktan çıktı. Nasılmı? Bakkaldan veya parfümeri satan bir dükkandan bir adet yarım litrelik püskürtme ve tetik aparatı olan bir kolonya ya plastik şişe kolonyasıyla birlikte alıyoruz .Kolonyasını başka bir kaba boşaltıyoruz ve suyla falan çalkamadan içine şerbet koyup çalkalayıp birleştirilecek arı çıtalarının hem birleştirilen kovan çıtalarını hem de birleştirilecek çıtaların her iki tarafında arıların üstüne bu kokulu şerbeti püskürtüyoruz ve kapatıyoruz hiç kavga olmuyor .Şişemizdeki şerbet bitse bile ağzı kapalı oldukça koku epeyce bir müddet gitmiyor.Bol Ballı günler dileğiyle.
Bu usul bence çok mantıklı.Burada şerbeti başka zaman kullanacak olursak bozulmamış olmasına dikkat etmeliyiz. Zira şerbet koyu olmazsa bozulabilir. Aslında şerbet püskürtücünün memelerini tıkar. İşimiz bitince püskürtücü su ile temizlenmeli.
ARILARIN AKTARILMASI:
Arıları aktarmak demek, kendi kovanından alınan arıların petekleri ile beraber başka bir kovana yerleştirilmesidir. Bu işlem için kirazların çiçek açtığı dönem iyi bir dönemdir. Her zaman yapılabilir. Tabi hava sıcaklığı en az 18 derece olmalı, havada rüzgar, bulut olmamalıdır.
Aktarmak ne zaman gereklidir.
Arı satın aldıysak, sahibine kovanlarını iade etmek için, Eskiyen çatlayan, su alan, altı delik, çürüyen kovanı yenilemek için İlkbahar kovan dip tahtası sabit ise dip tahtası temizliği ve muayenesi için.
Aktarma işlemi şöyle yapılır:
Önce eski kovanın hemen bitişiğine yeni kovanımız konulur.
Eski kovan yavaşça açılır, açılırken bir taraftan üstten duman verilir. Tüm üst örtü tahtaları yavaşça açıldıktan sonra diğer arkadaşımız duman verir. Yardımcımız yoksa duman diğer elimizle verilebilir. Sonra gayet yavaş hareket ederek, en sağdaki yada en soldaki petek kovandan alınır. Sağ veya solda boşluk varsa o taraftan başlanır. Yeni kovana, aldığımız petekler eski sırasına göre konur. Peteklerin ön tarafları da ön tarafa gelmelidir. Çevrilmeden konulmalıdır. Aktarma yaparken bir taraftan da, yavru durumu nasıl, günlük yumurta var mı, bal durumu nasıl, ana arı yumurtlama alanı yeterlimi, peteklerde yırtılan, küflenen, bozulan veya erkek arı gözü çok petek var mı, polen miktarı yeterlimi, bu ve buna benzer hususlara dikkat edilerek, kovanın muayenesi de yapılmalıdır.. Tüm çıtalar yeni kovana aktarılınca eski kovanın dibinde ve kenarlarında bulunacak arılar, yeni kovanın üstüne kaz telefi veya yumuşak arıcı fırçası ile süpürülmelidir. Eğer arıcının telaşlı hareketleri veya arıların açlığı gibi durumlardan dolayı, arılar aktarma sırasında havalandı ve sokmaya başladı ise, yeni kovanın örtü tahtaları konularak ve şerbetleme deliği açık bırakılarak, eski kovan yavaşça yeni kovanın üstüne ters çevrilerek konulur. Böylece içindeki arılar şerbetleme deliğinden kovana gecede olsa girerler, Havalar soğuksa eski kovan birkaç saat sonra alınmalı, yeni kovanın şerbetleme deliği kapatılmalıdır. Eski kovanda hala arı varsa, ana arı burada kaldı mı buna dikkat edilerek, eğer ana arı varsa elle kanatlarından yada göğsünden sıkmadan tutarak veya kovana yönlendirilerek, iade edilmelidir. Eski kovanda arı kaldıysa bunlar yeni kovanın uçma deliği önüne de süpürülebilir.

ÖNEMLİ ARICILIK KURALLARI:
Sevgili arıcılar,
Aşağıda 14 tane arıcılık kuralı yazdım. Burada yazan kuralların hepsinin ayrı önemi vardır.
Arıcılığın önemli kuralları şunlardır;
1-Bol ballı bitkinin bulunduğu arılık yeri ve Gezginci arıcılık
2-Genç ve verimli ana arı
3-İlkbahar ve sonbahar teşvik şuruplaması
4-Yağmacılığa çok dikkat edilmesi
5-Hastalık ve zararlının kontrol edilmesi
6-Eski peteklerin yenilenmesi
7- Arıların yaklaşık 10 günde bir kontrol edilmesi
8- Katın ve yeni peteklerin zamanında verilmesi.
9- Güçlü kolonilerle çalışılması
10-Kuluçkalıkta yavru alanlarının hazır olması,
11-Kovanm içinde peteklerin sağa ya da sola yanaştırılarak aralık bırakmadan sıkıştırılması
12-Kovanların 20 şubattan sonra sıcak tutulması, 20 mayıstan dan sonra gölge yapılması ve havalandırmanın sağlanması.
13-Arıcılık malzemelerimiz, özellikle kovanlarımızın dünya standardında olması.
Şimdi bu kuralları sırası ile açıklayalım.
1- BOL BALLI BİTKİLERİN OLDUĞU ARICILIK YERİ VE GEZGİNCİ ARICILIK.
Arılarımızı koyduğumuz yer her şeyden önce rüzgar almamalıdır. Yazın hafif esen rüzgarın karı vardır. Çünkü arılar hafif ( bir arı 100 mg) yani 10 arı bir gram ağırlıktadır.) olduğundan ve arıların uçma hızı yavaş olduğundan rüzgara karşı uçamazlar. Hızlı koşan bir insana arı yetişemez. Yazın hafif esen rüzgarın karı vardır . Arıları güneye, güney doğuya, güney batıya doğru koyabiliriz. Hatta doğu ve batıya da mecbur kalırsak koyabiliriz. Sadece yaz mevsimi için kuzeye bakmasınında sakıncası yoktur. Önemli olan mart, nisan hatta mayıs ayında, kovanın sıcaklığa bol ihtiyaç duyduğu mevsimde sabah güneşinin ikindi güneşinin kovanları yandan ısıtması yararlı olur. Arı güneye bakıyorsa, sabah sol tarafa, öğleden sonra sağ tarafa güneş ışığı vurarak, kovanı ısıtacak, varsa ıslaklık kuruyacaktır. Arıları , mesela güneydoğuya bakacak şekilde yerleştirmemiz gerekiyorsa, sağ taraf daha çok ısınacak, böylece arıları sağ tarafa yanaştırmak daha yararlı olacaktır. Ancak şart değildir. Güneybatıya bakan kovanlarda çıtaları sola yanaştırmak daha iyidir. Bu arada çıtaları sola yanaştırmak, sağ elle çalışanlar için daha rahat bir çalışma sağlar. Çıtaların sağdan sola veya soldan sağa doğru yerleştirilmesi değiştirilmemelidir. Sağ sol tabiri ile, kovan arkasında durup, yüzümüzü arıların uçtuğu yöne çevirmeliyiz. Bu durumda iken sağ tarafımızda kovanın sağ tarafı olmaktadır. Arılar toprağın nemini çekmesin ve yerden gelecek kirpi gibi zararlılardan
korunsun diye kovanlar en az 25 cm, yerden yükseltilmeli, ve
özellikle kışın kovan hafif öne meyilli olmalıdır. Yani kovanın arkası yerden 3-4 cm kadar kaldırılmalıdır. Bunun faydası; Kışın kovan içinde soğuyan nem aşağı otursun, uçma deliğinden kayıp gitsin.
Zirai ilaç kullanılan yerler arılar için uygun yerler değildir. Ancak yinede yoğun ilaçlama yoksa arıcılık yapılabilir. Zira zirai ilaçlar meyve çiçeklenmesinden sonra yapılır. İlaç zamanı gelince arılar yaylalara veya başka yerlere kaldırılabilir. Zirai ilaç olan yerlerde arı ölümleri görülür. Zirai ilaçlama olan yerlerde ilaçlama az ise zararından korunmak mümkün olabilir. Şöyleki; İlaçlamalar akşam arıların kovanına döndüğü saatte yaptırılabilirse ve kullanılan ilaçlar uzun etkili zehir değilse zararı yoktur. Arılık yeri mümkünse ballı bitkilerin tam ortasında olmalı ve mümkünse ilkbaharda yavru büyütme zamanında daha çok bal bulabilmesi için meyve ağaçlarınında bulunduğu yerde olması yararlıdır. Ancak illaki meyvelik yerlerde arıların olması da gerekmez. Yaylalar ballı bitkilerin bol bulunduğu yerlerdir. Yoğun otlatma yoksa çok iyi yerlerdir. Ovalar ilkbahar için çok iyidir. Ancak bir çok yılda ova erken kuruduğu için arılar bal yapsa bile haziran veya hazirandan sonra bal bulamayacağından, yaptığı balıda yiyebilir. Sadece 5-6 yılda bir görülen uzun bal mevsiminin olduğu, yağışlı yıllarda ovadaki arılar verimli olabilir. O yüzden ovada bağlarda yada aşağı vadilerde bulunan arılar kaldırılıp yüksek yerlere, götürülmelidir. Arılarını 1-20 haziran arasında balın gelmesi azalınca, yada petek örülmesi henüz bitmeden buralardan kaldırıp, mümkünse yaylalara, mesela Tosya’da gavurdağı yaylaları, kösen çayırı, Yukarı ovada köylerin yaylaları, aşağı ovada yine bektaşlar, gökomuz, kilkuyu, ve yaylaları, gökçeöz yaylaları, gardım arıların taşındığı, taşınabileceği yerlerdir.


Resim 8: Arılarımı götürdüğüm kendi köyüm. Yaklaşık 1100 m rakım
Bu şekilde gezginci arıcılık gayet iyi olacaktır. Bu bölgelere taşınacak arılar bölgedeki balı kaçırmadan getirilmelidir. Yaylaya çıkarılan arılar yerlerine alışıncaya kadar ve ballı bitkileri keşfedinceye kadar zaman geçer. Bu bakımdan yaylaya çıkmakta gecikmemelidir. Yukarıda anlattığım gibi en yüksek yaylalara arıları çıkartmak iyi olmayabilir. Geceleri ılık olan yıllarda yaylalara kadar çıkılmalıdır. Ancak çok sıcak ve kurak olan yıllarda yüksek yaylalar daha iyi olabilir. Mesela 2006 ve 2007 çok sıcak ve kurak yıl olmuştur. Yaylada geceleri 12 dereceden daha az sıcaklık olan yıllarda yüksek yaylalara değilde dağ köylerine yada daha düşük rakımlı yaylalara çıkarılmalıdır.Götürecek yeri, zamanı ve imkanı olmayanlar, sabit arıcılık yapacaklarsa; vadiler, bağlar, bahçeler olabilir. Arıların önü düzlük, arkası dağ olması yararlıdır. Sadece ovada sabit arıcılık pek uygun olmaz. Aşağı ova köylerinde ilkbahar daha erken gelmektedir. Tosya’ nın otogarının olduğu bölge ve buradan aşağısı (çatak, mermerdirek, kösen, kuyumcu) bölgeside ilkbahar için çok uygundur. Ancak buralarda arı çoksa yağmacılık daha fazla olmaktadır. En iyisi buralarda ilkbahar geçirilecek, sonra da arıları daha yukarılara taşımak uygun olacaktır. Yukarı ovada iki dağ arası (devrez vadisi ) daha dar olduğu için bahar daha geç gelir. Yeryüzü topraktan ısınır. Güneş ışınları toprağa vurup geri yansır. Hava bu şekilde ısınır. Yani yeryüzü topraktan ısınır. Havadan değil. O bakımdan aşağı ova erken açar. Çünkü daha geniş düzlük vardır. Ama erkende kurur. Yaptığım ölçümlerde aşağı ova ile yukarı ova arasında 10 günlük fark olduğu görüldü. Ancak erken ilkbaharda havalar bademlerin veya şeftalilerin açamayacağı kadar soğuk giden yıllarda havaların birden bire ısınması ile yukarı ve aşağı ovada sadece birkaç günlük fark olduğunu da gördüm. Ancak ortalama değerleri almak gerekir. Genelde bir hafta 10 günlük bir fark aşağı ova ile yukarı ova arasında olmaktadır. Ova ile yukarı köy, yukarı köy ile yayla arasında da bir hafta-10 gün farklar olmaktadır. . En yukarı yaylalara arıları çıkartmak bazı yıllar uygun sonuç vermemekte, arılar bal yapma yerine yavru yapmayı tercih etmektedirler. Bunun nedeni , geceleri serin geçtiği için yeterli bal vermeyen çiçekler yüzündendir. Gece sıcaklığı aslında en az 14 derece olması lazımken, 7-8 dereceye düşmektedir. Ancak gece 11-12 derece sıcaklıkları bölgemizde normal sayabiliriz. Bu gecenin en düşük sıcaklığı olmalıdır. Ayarlı dereceler vardır. Konulduğu yerde gece en düşük ve gündüz en yüksek sıcaklığı gösterir. Yani dereceyi koyduktan sonra istediğimiz zaman sonucunu okuyabiliriz. Kabaca, gömlekle yaylada gece 12 de oturup muhabbet yapabilmeliyiz. Bu sebeplerden dolayı çok yükseklere değil de aşağıdaki yaylalara çıkartmak daha uygun olur. Aşırı sıcak geçen yazlarda çok yüksek yaylalara çıkarmak uygun olur.
Köylerimizde vadilerde bulunan bağlar, bahçeler yada köy merkezine yakın yerlerde de arıcılık yapılacak alanlar vardır. Köydeki son eve en az 500 metre uzağa arıları koymak, arıların insanları rahatsız etmemesi için gereklidir. Arılar sık çam ormanı olan yerlere koyulmamalıdır. Çünkü sık çam ormanının diplerinde yaprak çürüntülerinden oluşan ekşi toprakta ballı bitkiler yetişemez. Çamlar sık değilse uygun yerlerdir.
Arıların nakliyesi:
Arılarımızı naklederken şu kurallara uymamız gerekir.
1) Nakil arılar kovana tamamen girdiği akşam dan sonra yapılabilir. Sabah olmadan, arılar dışarı çıkmadanda nakil yapabiliriz.
2) Nakil vasıtası mümkünse amortisörlü olmalı, tekerinin havası fazla olmamalıdır. Araç normal gidilmesi gereken hızdan % 1-20 daha yavaş gitmelidir. Nakil esnasında lüzumsuz yere mola verilmez. Uzak mesafelerde mola verilir.
3) Anası dölsüz arılar/oğullar nakledilirse anayı öldürebilirler.
4) Nakledilecek arılar önceden hazırlanır. Dip tahtası seyyarsa çivi veya ağaç vidası ile tutturulur, Kovan ve varsa kat içinde petekler 10 a tamamlanır. Zira eksik petek varsa nakil esnasında kaymalara sebep olabilir.
5) Taşınacak kovanların üzerinde telle örtülmüş olarak havalandırma varsa çok iyi olur.
6) Taşınacak kovanların üzerindeki örtü tahtalarında kayma olmaması için, mesela lastikle boğdurmak, raptiye ile tutturmak gibi işlemler yapılır. 4 kat gazete kağıdı, şeker çuvalı veya başka yırtık olmayan bez ile sarılır.
7) Uçma deliği bulaşık teli veya delikli teneke ile kapatılır. Kapatma işlemi sırasında arılar akşam olduğu halde içeri girmiyorlarsa üzerine fısfısla su sıkılır. Yağmur yağıyor zannı ile arılar kovanlarına girerler.
8) Arılar yerlerine konulduktan sonra 5-10 dakika beklenir. Körükle duman yapılarak, uçma deliğindeki tel veya teneke alınır. Böylece uçma deliğinden fırlayarak çıkmalar ve saldırmalar görülmez.
9) Yağmurlu gün bekleniyorsa arılar nakil için hazırlanır. Yağmur yağıp arılar içeri girince önleri kapatılıp gündüzde nakil yapılabilir. 10) Arılar Perşembe gün arazide yatıya kalır gibi sözlerin aslı yoktur. Yağmur yağacağını anlayan arı kovanına döner. Akşam oluncada arılar kovanlarına dönerler.
11) Nakiler stresli bir iştir. Bu itibarla şu hususların bilinmesi stresi azaltır. Nakiller genellikle gece yapılacağı için arılar gece uzağı görmezler. Saldırı olmaz. Sadece kovanının dışlarında gezinir. Yakınsa biran önce gidilip yerine konulur. Maske giyilip eldiven takılırsa elinizi de sokmaz. Yağmurlu bir gün arıları kapatıp içi kapalı münibüsle bağa götürdüğümde, arının birisi açıldı. Ama arılarla beraber gidip yerlerine arıyı koyduk. Bir tanede sokmadı. Hayalimizde fazla büyütüp korkmayada gerek yoktur. Ancak önceden 2 tane ışık/ ışıldak ayarlamalıyız. Yanımıza mümkünse arkadaş bulmalıyız. Maskeler, körükler, eldivenler el demiri ve körük arabada hazır olmalıdır. Çıta, çivi ve buna benzer araçlarda lazım olabilir.
Bal veren bitkiler:
Tüm meyve veren ağaçlar bal verir. Ancak ilkbaharda erken açtıklarından meyve çiçeklerinin balları yavru büyütme ve arıların beslenmesinde kullanılır. Üzüm bal vermez.
Meyve vermeyen ağaçlar dan akasya, ıhlamur, çalılar, özellikle böğürtlen çok güzel bal veren bitkilerdir.
Bütün sebzeler bal verirler. Ancak ilçemizde büyük alanlarda sebzecilik yapılmamaktadır.
Meralarda, vadilerde, yaylalarda, tarlalarda bulunan ballı bitkiler: Buğdaygiller bal vermezler. Buğdaya benzeyen bitkiler (buğday, arpa, çavdar, ayrık, çim vs.) dir. Yoncaya benzeyen bitkiler bol ve kaliteli bal verirler. Baklagiller familyasından yonca , kır yoncaları, fiğ, yabani fiğler, korunga ve buna benzeyen tüm otlar bol ve kaliteli bal verirler. Meralarda baklagillerden birçok bitki vardır. Bunların dışında meralarda yada ekilen veya ekilmeyen tarlalarda, sınırlarda, taşlık yerlerde, yar ve bayırlarda, ağaç gölgelerinde, su kenarlarında kendi kendine biten bal veren bitkiler vardır. Mesela kekik, ada çayı, sığır dili, ballı baba, ve bazı dikenli otlar, ağaçcıklar bol ve kaliteli bal verirler.
2-GENÇ VE VERİMLİ ANA ARI
Bölgemizde bulunan arılarımız Anadolu arısı dır. Dünyada bulunan arı ırklarından;
İtalyan arısı…...
Korniyol arısı
Kafkas arısı ndan sonra kaliteli arı ırklarındandır. Kötü özelliği biraz küçük yapılı olmasıdır. İlkbaharda çabuk çoğalıcı, bol bal yapıcı, hastalıklara dayanıklı, kışlama özelliği gayet iyi, yağmacılık ve oğulculuk özelliği fena olmayan arılardır. Kıt balla yetinir. Kısaca elimizde bulunan arımız, bölgemizin arıları, bu bölgeye uyum sağlamış arılarımızdır. İtalyan arısını getirsek kışın ölür. Korniyol arısıda bölgemize uymaz. Kafkas arısı da bölgemiz için uygun olmasına mukabil, avantajlı ve dezavantajlı tarafları vardır. Bal emici hortumu daha uzun, daha soğuk havalarda da çalışabilen, sakin ve iri olmasından dolayı yerli arılarımıza yağma olmayan arılardır. Ancak olumsuz taraflarını sayacak olursak,Çoğalmasının yaz ortasına doğru olduğu kitaplarda yazmaktadır. Bal yapmada bu bakımdan sorunlar yaşanabilir. Çünkü bölgemizde çiçekler çabuk geçmektedir. Bu bakımdan yaylalara çıkartılması gerekir. Nosema (ishal) ya hassastır. Çok propolis getirir. Propolis arıların peteklerin çıtalarını birbirine bağlamak için kullandığı yapışkan maddedir. Mesela asfalt gibi bir şeydir. Meyve sürgünlerinin ucundan toplarlar. Kovandaki yarık ve deliklerin kapatılması, uçma deliğinin ayarlanması, kovan içinde öldürülen, ancak taşınamayan fare gibi hayvanların öldürüldükten sonra kokmaması için mumyalanması gibi işlerde kullanılır) Çok propolis getiren Kafkas arısı kovan içinde çalışmayı güçleştirir. Yağmacılığa meyillidir. Yabancı anayı kabul etmezler. Bölgemizde Kafkas arısını deneyenler bulunmaktadır. Görüştüğüm kişilerden, fazla memnun olmadıklarını söyleyenlerde, memnunum diyenlerde olmuştur. Yinede denenme-sinde yarar vardır.
Sonuç olarak kendi bölgemizin arıları kaliteli arılardır. Şu kadar var ki elimizde bulunan arılarımızın anaları büyük ihtimalle iyi cins analardır. Ancak yinede kendimiz ana arı yetiştireceksek, ana arı yetiştirmede şu hususlara dikkat etmemiz lazımdır.
-Bol bal yapıcı kovanların genç analarının yumurtalarından ana arı yetiştirmeliyiz.
-Ana arıların kaliteli yetiştirilmesi için çiçeklerin açtığı zamanı seçmeliyiz .En erken 10 nisanda ana arı yetiştirmeye başlamamız yararlı olur.
-Kuvvetli kovanlarda ana yetiştirmeliyiz.
-Ana arının döllenmesi zamanında kötü hava koşulları olmamalıdır. Satın aldığımız ana arılarında yukarıdaki şartlara uyularak yetiştirilmesi ve döllendirilmesi gerekirAna arının bu şekilde kaliteli olması; Yani tam döllenmiş ve bol bal yapıcı arıdan elde edilmiş olmasının yanı sıra genç olması da çok önem taşımaktadır.
Kaliteli ana arı peteklere yumurtayı aralık bırakarak atmaz. Yani peteklerdeki yavru alanlarındaki boş göz sayısı çok azdır. Mesela %2-3 gibi. Eğer boş göz sayısı % 10 dan fazla ise yaşlı yada eksik döllenmiş, kalitesiz ana arı olduğu anlaşılır. Ayrıca kalitesiz ananın yavru alanları birkaç evrelidir. Yani peteğin en ortasında 18-20 günlük kapalı yavrular varken ortadaki bu yavruların kenarları 8-11 günlük açık yada kapalı yavrularla kaplıdır. Kaliteli anada petekteki yavru alanında bulunan yavruların yaş farkları (kaç günlük oldukları) birkaç günlük tür. Yani iyi mevsimde peteğe kaliteli ve genç ana arı yumurtaları komple birkaç günde atar.
Genç ana arı ilkbaharda çok çabuk çoğalır. Oğula gitmez. Kışlaması çok iyidir. Genç ana arı demek üzerinden bir kış geçmiş arı ile çalışmak demektir. Bunu sağlamak, anayı değiştirmek tabi ki biraz zor, masraflı ve risklidir. Ustalık gerektirir. Konunun anlatımı biraz da karmaşıktır. Önce sadece tek bir yol anlatılacak. Sonra diğer alternatifler sunulacaktır.
Öncelikle ana arımızı ne zaman değiştirmeliyiz:
2 yıl yaşamış ana arı kışa girilmeden değiştirilmelidir. Yani bir kış geçirmiş ana değiştirilmelidir. Bu en iyisidir. Ancak bunu sağlamak biraz daha zordur. Bu nedenle 3 ncü yılına girmiş ana arılar bal mevsiminden önce ilkbaharda veya bal mevsiminde yada balı yaptıktan sonra sonbahara kadar olan dönemde döllü ana ile değiştirilmelidir. Yukarıda anlatıldığı gibi peteklere % 10 ve daha fazla boşluk bırakarak yavru atan anaları derhal değiştirmeye çalışmalıyız. Anayı 3 ncü yıla bırakmamızın sebebi şudur. Bölgemizde oğuldan elde edilen kovanlarımızda döllenen ana arı yumurtlama imkanı bulamadan, yada çok az bir yumurtlama sonrası kurak mevsime girip, ana kışlamaktadır. 2 nci yıl oğulda zayıfsa yine tam kapasite yumurtlamaya ihtiyaç kalmadan kovan sadece kuvvetlenmekte, 3 ncü yıl ise bal yapmaktadır. 3 ncü yıl arı bal yapma yerine oğula bozulabilmekte, ya da kısır bir yılsa oğul veya bal da yapmamaktadır. Tecrübeli arıcılar oğul zayıf olsa da oğullara kendi kovanından, yada başka kovanlardan ballı, yavrulu, arılı çıtalar vererek kuvvetlendirmektedirler.
3 ncü yaşına gelmiş ana arılar değiştirilmeden önce kendi ana arımızı kendimiz nasıl yetiştiririz, öncelikle onu anlatacağım Sonra ana arının kovana nasıl kabul ettirileceği anlatılacaktır.
KENDİ ANA ARINI KENDİN YETİŞTİR:
Kendimiz kovanlığımızda basit bir şekilde ana arı yetiştirebiliriz. Şöyleki;
1. Bu iş için 10 nisandan sonra istenilen bir zaman seçilebilir.
Önce anası 1 yada 2 yaşında olan, yani en fazla bir kış geçirmiş, daha önce bol bal yapmış, kuvvetli bir kovanın anası bulunup alınır. Bu ana arı yı ana arı kafesine koyarız. Bu kaliteli ana arıyı bir şekilde kullanabiliriz. Mesela ana kaybetmiş arımıza, anası yaşlı arımıza, anası kalitesiz olan kovanımıza verebiliriz. Bu ananın yanına kendi kovanından birkaç tane işçi arı ve mercimek kadar bal kafese koyulmalıdır. Hatta kafeste ana susuz kalmamalıdır. .Kafes hava cereyanı yapmayan, direk güneşe maruz kalmayan ve soğuk olmayan bir odada saklanabilir. Ananın ve işçilerin susuzluktan ölmemesi için kafesin üstüne birkaç damla su emdirilmiş 1 cm3 kadar bir pamuk parçası koyarsak yararlı olur. Birkaç gün sonra su ve bal kontrolü yapmamız gerekir. Elimizde bulunan bu ana ile ayrıca suni oğulda elde edebiliriz.
2-Ana arısını aldığımız bu güçlü kovanı kendi halinde 10 gün bırakırız. Şerbetle normal beslenmesine dikkat ederiz.
3-10 gün sonra bu kovanın yanına koymak için bir kovan hazırlarız. Bu kovan normal kovandır. Ancak uçma deliği iptal edilip 2 tane öne, 1 tane sağ tarafa, 1 tanede sol tarafa olmak üzere yaklaşık 4 cm genişliğinde 4 tane uçma deliği hazırlanmış kovandır. 4 uçma deliği olan kovanın önü iki ayrı renge boyanmış olmalıdır.. Ya da renkli karton da yapıştırılabilir. 4 tane uçma deliğinin 2 tanesi kovanın ön yüzünde, bir tanesi sağ yan tarafta, bir tanesi de sol yan taraftadır.
Ayrıca kovan için 3 tane bölme tahtası hazırlarız. Bölme tahtasının alt, üst ve yanlarında en fazla 4 mm boşluk kalmalıdır. Yani arı diğer tarafa geçememelidir. Hazırlanan bu kovan asıl kovanımızın ( ana memeleri yapmış kovan) yanına konur.
4-Ana memeli kovan açılır. İçinden 2 tane çıta alıp bu 4 uçma delikli kuluçkalığa koyarız. Yanına bir bölme tahtası koyarız. Tekrar 2 çıta. Yanına tekrar bölme tahtası. Bu şekilde hazırlanan 4 uçma delikli kuluçkalıkta 8 çıta, 3 bölme tahtası olmuş olur. Her bölmede en az 2-3 tane ana memesi olması gerekir. Sadece bir çıtada 2-3 ana memesi olsa, diğer çıtada ana memesi olmasa herhangi bir sakıncası yoktur. 2 şer çıtalarda bir denge olması da yararlıdır. Şöyle ki; 2 çıtada hem kapalı yavru, hem açık yavru, hem bal hem de polen olmasında yarar vardır. 2 şer çıta olarak dağıtılan kovanın üstüne asıl kovanda arı kaldıysa arıcı fırçası yada kaz tüleği ile arılar süpürülür. Bu eski kovan kaldırılarak yerine bu yeni 4 uçma delikli kovan konulur.
4 çıtalık yeni kovanımız bir gün sonra beslenmeye başlanır. Fazlaca rahatsız edilmez. Ancak yağmacılığa karşı dikkat edilerek, arının önü havaların durumuna göre bir cm ye kadar daraltılır.
5-Yaklaşık 15 gün sonra 4 tane döllü anamız elimizde hazırdır. Üstelik koruyucu arıları da yanındadır. Bu döllü anaları kovana vermek daha kolaydır. Çünkü birleştirme yapıveririz. Sözkonusu analarımızı verdiğimiz yeni kovanda arıların öldürme ihtimaline karşılık koruyucu arıları vardır.
Yetiştirdiğimiz bu döllü anaları ihtiyaç duyduğumuzda kovanlara verme: Diyelim ki anası yaşlı bir kovanın anasını değiştireceğiz. Bu durumda döllü anaların olduğu kovanımızın 2 çıtasını (yani bir bölümünü) kovandan alır yeni bir kovanın ortasına koyarız. Bu yeni yetiştirdiğimiz döllü analı 2 çıtalık kovanımızı, anasını değiştireceğimiz kovanın hemen yanına koyarız. Her iki kovanda aynı renk olmalıdır. Yaşlı analı kovanı açarız. İçinden 1 çıta arısı ile beraber alırız. Ana arı bu çıtada varmı bakarız. Yoksa bu çıtayı yeni analı kovandaki çıtaların yanına koyarız. Aynı şekilde bir çıta daha alır yine eski ana varmı kontrol ettikten sonra yoksa bu çıtayıda yeni analı kovanımızdaki 2 çıtanın öbür yanına koyarız. Alınan bu çıtalarda açık yavru olmamalı yada az olmalıdır. Üşütülme tehlikesi vardır.Her iki kovanda kapatılır. Bu arada alınan çıtalarda eski anaya rastlarsak eski kovana kafeste veririz. Kafesten ana çöıkamayacak şekilde veririz. Yeni analı kovanda ki 4 çıtalık arıların kavga etmemesi için liman kolonyalı el kadar pamuk kovanın içine atılabilir. Veya parfüm sıkılabilir. Birkaç gün sonra eski analı kovandan tekrar 2-3 veya 4 çıta arı daha alınıp yeni analı kovana verilir. Yine ana olmamasına dikkat edilir. Bir iki gün sonra artık kalan arılarda yeni kovana aktarılarak işlem tamamlanır. Yeni anayı vereceğimiz kovan suni oğulda olabilir. Yani yukarıda anlatıldığı gibi güçlü koloninin yanına konularak ondan alınacak 2-3 çıta destekle suni oğul almış oluruz. Böylece 4-5 çıtalık bir suni oğul elde etmiş oluruz. Ana döllenme proplemi yoktur. Suni oğlumuz güçlü koloninin yanında yer varsa oraya konur. Yoksa arılıkta başka yere konulur. Tarlacı arılar eski kovanına gider. Dikkat edilecek şey, bu suni oğlumuza 1-2 gün sonra şerbet vermeliyiz. Hemen verilmez. Zira yağmacılığa davetiye çıkarılmış olur. Uçma deliği iyice daraltılmalıdır.
DÖLLÜ ANA ARI KOVANA NASIL VERİLİR:
Ana arıyı kovana kabul ettirmede şu kurallar bilinmelidir.
1-ilkbahar ve sonbahar ana daha kolay kabul ettirilir.
2-Ana arı kafesindeki bakıcı arılar çıkarılır.
3-Kafese bal verilmez.
4-Ana verilecek kovana fazla duman verilmez.
5-Ana kafesi 45 derece eğimli olarak, 2 çıta arasına verilir. Çıkış deliği üste bakmalıdır. Telli kısımda üste bakmalıdır. Genç yavrulu petekler arasına verilmeli, (tercihen larvalı peteklerin arasına)
6-Ana arı aynı ırktan olmalıdır. Irklar arası ana arı materyali dağıtım miktarı farklı olduğundan arılar yabancı anayı kabul etmemektedirler. Ana arı materyalini (hormon feremon) kendi ırkına göre azda verse çokta verse kabul etmemektedir.
7-eski ana kovandan alınır alınmaz yenisi hemen ve kafesten 2-3 saatte çıkabilecek şekilde verilmelidir. Ana çıkış deliğine bal mumu, kek propolis konulabilir.
8-ana arı kafes teli delikleri büyük olmalı, işçiler anayı rahatca besleyebilmelidir.
9-ana verildikten sonra bazen yeni ana arı gözü yapmaktadırlar. Ana öldürülmediyse endişe edilmemelidir.
10-Ana verilen kovan 4 gün ellenmemelidir.
Ana arının şu şekilde verilmesi tavsiye edilmektedir.
1-Anasını değiştirmek istediğimiz kovanın yaşlı yada verimsiz anası bulunup öldürülür, kovan içine yada dışarı atılır.
2 -Anası öldürülen kovan 3 tam gün açılmaz. Sakin çalışılabilmesi için beslenmeye ihtiyacı varsa beslenir.
3- Üç tam gün sonra elimize gelen döllü ananın kafes arkadaşı işçi arılar bir odada yada arabanın içinde kafesten uçurulur. Kafes çıkış deliği arılar tarafından açılamayacak şekilde kapatılır.
4- üç tam gün sonra kovan açılarak tüm ana memeleri
kesilir. Bir tek meme bile bırakılırsa ana arının kabulü mümkün değildir.
5-Kafesteki döllü ana arı, memeleri kesilmiş kovanın , ortasındaki iki petek arasına verilir. Arı şerbetlenir.
6-Bir gün sonra arı tekrar açılır. Ananın kabullenilip kabullenilmediğine bakılır. Kabullenilmediği anlaşılırsa tekrar meme kontrolü yapılması gerekir. Varsa o memelerde kesilir. Ana bu sefer




çıkış deliği kek yada bal mumu kapatılarak tekrar aynı şekilde kovana verilir. Anayı kabullenmemiş kovanlarda ananın üzerine ceviz gibi çullanmış vaziyette arılar görülür. Anayı öldürmek isteyecek, bacağını kanadını koparmak isteyeceklerdir. Ananın kabullenildiği ise işçi arıların onu beslemeye çalışması, ona rağbet göstermesinden anlaşılır.

BAŞKA ANA ARI KABUL ETTİRME ŞEKİLLERİ:

Yukarıda anlatıldığı şekilde döllü ana arı vermek zahmetlidir. Ana memeleri kesilmek zorunluluğu vardır. Havalar meme kesmeye müsaitte olmayabilir. Ancak en garantili ana arı verme şekli yukarıda anlatıldığı gibidir. Aşağıda anlatacağım şekilde veya daha farklı ana verilme şekilleri vardır. Ama ana arının öldürülme ihtimalide vardır.
S=41
Şu usul ana vermede denenebilecek bir usuldür.
1- Anasını değiştireceğimiz kovanın yanına yeni bir boş kovan konulur. Renk aynı olmalıdır. Ruşet kovanda konulabilir.
1- Yeni ana vereceğimiz eski analı kovandan, 2 çıta
alınıp kovanın yanına önceden konulan boş kovanın ortasına yerleştirilir. Bu iki çıtanın birisi kapalı yavru içermeli, diğeri ballı polenli olmalıdır. Eski kovandan 1-2 çıta daha alınıp arıları yeni kovana silkilerek kovanına iade edilir. Sözkonusu 4 çıta hem eski ana varmı, iyice kontrol edilir, hemde bu kontrol sırasında geçecek 2-3 er dakika içinde tarlacıları uçmuş olur. Bu kovana bölme tahtası koymak yararlı olur, yada ruşet kovan kullanılmalıdır. (4 çıtalık küçük kovan). Kovandaki 2 çıtanın yanına birde kabartılmış boş petek verilir. Kontrol sırasında eski ana bulunabilirse kafese konulup kendi kovanına verilir. Böylece ana arı tekrar tekrar aranmamış olunur.
2- Hazırlanan bu yeni kovana döllü ana kafeste verilir , 2-3
saatte anayı çıkarabilecek şekilde kek ile ana çıkış deliği kapatılmalıdır.
3- Arı 4 gün ellenmez, 2 nci gün beslenmeye başlanır, uçma
deliği çok daraltılır.
4- 4 günden sonra ana kabul edilmiş mi bakılabilir. Ana birkaç
gün yumurtladıktan sonra, yani toplam bir hafta sonra bu kovandaki yada ruşetteki 2 çıtalık arı eski analı kovanın ortasında açılacak 2 çıtalık boşluğa öylece yerleştirilir. Yerleştirilmeden hemen önce hem eski analı kovana hemde yeni analı kovana aynı kokulu şerbet püskürtülür. Yerleştirmeden sonra kalan arılar kovan önüne süpürülür. Üzerlerine kokulu şerbet püskürtülür. Eski ana tabiî ki bulunup kovandan alınmış olmalıdır. Yada kafeste kovanda tutuluyorsa kovandan artık alınır.

Bu şekilde kitaplarda çok farklı usuller anlatılmaktadır. Mutlaka denenmişlerdir. Ancak bazı bölgeler kısır bölgelerdir. Bazı yıllarda kısırdır. Yıl yılı iklim bakımından tutmamaktadır. Bu yıl mevsim güzel, defalarca deneyip başarılıolduğumuz bir usulu bir başka yıl denediğimizde anayı arılar öldürebilmektedir. Yıldan yıla fark olduğu gibi ananın verildiği ay da önemlidir. Aslında ayla birlikte bal durumu, arıların streside önemlidir. Kovandaki arılar kendisi ana arı yapmak istemektedirler. Bizim verdiğimiz anayı yabancı olarak algılamaktadırlar. Biz tüm memeleri kestiğimiz zaman yeni ana yapma şansları kalmadığından kabul etmektedirler. Az önce anlatılan 2 nci usulde zayıf kovana ana verilmiştir. Böylece kuvvetli kovanda meme kesimi zahmetine girilmemiştir. Üstelik zayıf kovan anayı daha kolay kabul etmektedir. Ama yinede % 10-15 oranında ana arıyı öldürme ihtimalleri bulunmaktadır.,. Arılarda başka bir muayene işlemi yaparken eski anayı hasbelkader gördüysek hemen kafese alınıp, yeni ana verilmelidir. Yeni ana yumurtlamazsa, yani başına bir şey gelirse, (arılar tarafından öldürülürse) eski anası tekrar kafeste verilmelidir. Gördüğünüz gibi birleştirmeler, ana kabulü gibi işlemlerde alıştırarak verme çok işe yaramaktadır. Mesela ana arı ğöğsü üstüne boya sürülse veya ele alınsa kafeste kovanına iade edilmelidir. No’lur no’lmaz. Ananın kokusu elimizin ter kokusu ile karışmıştır.

3-İLKBAHAR ve SONBAHAR TEŞVİK ŞURUPLAMASI:

Sevgili arıcılar;
Arılarımıza erikler çiçek açınca, yani yaklaşık 10 nisandan itibaren, 20 mayısa kadar şerbet vermeliyiz.
Arılarımıza ortalama olarak; Haftada 2-3 defa şerbet vermeliyiz.
Şerbet her seferinde 0,5 litrelik konserve kavanozu dolusu olsa yeterlidir.
Bu şekilde 10 NİSANDA şerbet vermeye başlanırsa 21 gün sonra 31 MAYISTA arılar gözlerden çıkmaya başlayacaktır. 21 gün süren içişleri görevini tamamlayan arılar 20 MAYIS ta tam bal başlangıcına yetişmiş olur. Arıları bal mevsiminin başlangıcına yetiştirmek budur.
Arıyı bal mevsimine yetiştirmek için şerbet vermek en önemlisidr, ama yapılacak başka şeylerde vardır. En iyisi ana arının yeterince yumurtlaması için gereken 6 şart iyi bilinmelidir.
1- Kovana gelen bal akımı miktarı (Şerbet vererek bal akımı var sanılır Kovana gelen çiçek tozu (Polen) miktarı
2- Kovandaki bakıcı arı sayısı
3- Kovanın sıcaklığı
4- Kovandaki bal depo miktarı
5- Kovandaki çiçektozu depo miktarı..
Tüm bu sayılanlar ana arının yeterince yumurtlaması için önem verdiği şartlardır. Burda ana arı bir tane şart bile eksik kalsa yumurta sayısını azaltacaktır. Ana bakılabilecek kadar yumurta atar. Bu şekilde arıcılar ilkbahardan itibaren bal mevsimine arıları yetiştirebilmek için bu saydığımız yumurtlama şartlarına dikkat etmelidir. Kovan sıcak tutulmalı, şerbetlenmeli, kovandaki bal ve çiçektozu deposu miktarı normalleştirilmelidir. Zayıf arılar birleştirilmelidir. Arıların bulunduğu bölgede çiçektozu veren ağaçlar yoksa kekte verilebilir.
Arılara verdiğimiz şerbet ılık olmalıdır.
Şerbet en az 1/1 ölçüde olmalıdır. Yani bir tas su, bir tas toz şeker olmalıdır. 1 tas su 1.5 tas toz şeker de olabilir. Hatta 1 tas su, 2 tas toz şekerle koyu şurup yapmış oluruz. Kovanda bal olmayan arılara koyu şurup verilir. Sonbaharda da kışa girecek arıda şerbet içeride nem yapmasın diye koyu şurup verilir.
Tüm bu veriler ortalamalardır. Eğer arılarımızın kovanında yeterli balı varsa, arılığımız civarında meyve ağaçları da varsa az şerbet versek de olur.
Halk arasında ‘’Arılarına şerbet vermeyen arıcıdan bal al’’ düşüncesi yaygındır. Ama arısına şerbet vermeyen arıcı zaten fazla bir bal üretemez. Arıya şerbet vermezsek arı geç çoğalır. Yada arı sayısı az olur. Az arı yada çoğalması geciken arı yeterli bal yapamaz. İlkbaharda arılarımıza şerbet vermemizin asıl sebebi ana arının tarladan bal geliyor zannı ile daha fazla yumurtlamasını teşvik etmektir. İkinci sebep arıların beslenmesidir. Benim kovanlarımda bal var. Neden şeker şurubu vereceğim ki derseniz, derim ki; Arı kovanda bal 15-20 kg dan aşağı düşünce artık yumurtlama sayısını azaltır. Bal 8-10 kg dan aşağı düşünce yaşlı arı artık kovandaki balı yemez. Aç kalır. Hatta açlıktan çiçeklerde nektar yokken nektar aramak amacıyla dışarı çıkar ve kovana dönemeden ölür. Bu yüzden kovanda 15-20 kg dan az bal varsa arıları beslemek amacı ile de şerbetlenmelidir. Şerbetlemekten amaç ana arıyı daha fazla yumurtlatmak ve kovandaki arıların aç aç beklememelerini sağlamaktır. Zaten bal yapma mevsiminde arıya şerbeti versek de yemez. Arılarımıza ne kadar şerbet vereceğimiz arının bal durumuna ve kovandaki arı nufusuna bağlıdır. Fazla şerbet kovanda ana arının yumurtlayacağı alanlara arının şerbet depo etmesine sebep olabilir. Kovandaki peteklerin muayenesinde ‘’ışıldayan bal’’ verdiğimiz şerbetin peteklere depo edildiğine alamettir. Gerçek bal ışıldamaz. Kovana bazı durumlarda bir miktar bal depo edilmesi istenen durumdur. Ancak ana arının yumurtlama alanlarına şerbet basıldıysa (depo edildiyse) bu iyi değildir. Bu durumlara dikkat ederek şerbet ayarlanır. Ama ortalama olarak haftada 2-3 defa, her defasında 1 kg ılık şerbet vermek yeterlidir. İlk başlangıç tarihi bölgemizde 10 Nisandır. Bunu eriklerin çiçek açtığı zaman olarak da tarif edebiliriz. Şerbetlemeye son vereceğimiz tarihte Tosya’mızın aşağısında olan arılar için 20 mayıs, yukarıdaki köyler için 1 hazirandır. Bulunulan bölgede taş yoncası açtığı zaman şerbetlemeye son verilir . Ancak bu tarihlere yüzde yüz aldanmamakta gerekir. Şerbetlemeye son vereceğimiz tarihte arılar çoğalmış, bal ihtiyacı en üst seviyeye çıkmış demektir. Bu dönemde kapalı havalar, devamlı yağmurlu, sisli, soğuk, rüzgarlı havalarda arılar bal bulamayacağından şerbetlemeye devam etmek çok önemlidir. Bu hata arıcılarımızın yaptığı en ciddi hatadır. Çok yapılmaktadır. Havaların durumu iyi ise arılar artık kovana bal getiriyorsa, şerbetlemeye daha öncede son verebilir, duruma göre azaltabiliriz. Arıların durumu kontrol edilerek şerbetleme proğramı ayarlanmalıdır. Şerbeti verdiğimiz zaman arı hemen yiyorsa ihtiyacı var demektir. Zaten bal akımı yeterliyse şerbeti arı yemez. Şerbetlemeye 10 Nisanda başlamalıyız. Ancak arılarımız zayıfsa, daha önceden, mesela 10 martta şerbetlemeye başlayabiliriz. Ancak zayıf arılara şerbeti ılık ve az vermeliyiz. Zira yiyemeyeceği kadar şerbeti zayıf arıya vermek hem kovanın yağmalanmasına, hemde gece soğuyarak şerbetin arılar tarafından soğuk soğuk içilerek ishal olmalarına ve temelli zayıflamalarına sebep olur. 2-3 çıtalık zayıf arılara konserve kavonozunun dibine 50 derece sıcaklıkta dökülecek 1 cm lik şerbet yeterlidir. 50 derecede dökülen şerbet kavanozun soğukluğu ile 30 dereceye düşecektir. Bu derecede ılık şerbet arılar için uygundur.. Üstelik konserve kavanozunun dibine bir cm lik şeker şurubunu arıların içeri girmeye başladığı ikindi saati gibi vermeliyiz. Yoksa zayıf arıya erken şerbet vermek isterken arıları yağma etmiş oluruz. Kovanlarımız evimizin önünde ise yada kovanlarımızın yanında kalıyorsak hergün bir çay bardağı şeker vermek çok daha iyi olur.
Şerbetin hazırlanması:Arılarımıza vereceğimiz şerbet bir kısım (hacim) şeker, bir kısımda su olmalıdır. Yani bir tas kaynamış suyun altı kapatılarak bir tas toz şeker kaynar suyun üzerine dökülerek eritilmeli ve arılara sıcak verilmemelidir. Ilık olmalıdır. 1 kg şeker 1 kg su oranı yetersiz, zayıf karışımdır. Yani ölçü kg değil hacim olmalıdır. 1/1 den az olan şeker oranı kovanda nem oluşmasına da neden olur. En az 1/1 oranında şeker olmalıdır. 1 kısım su içine 2 kısım şeker katarak koyu şerbet elde etmiş oluruz. Bu şerbet oranı da kovanda balı olmayan arılar için uygundur. Kovanda balı az olan arılarımıza bir kısım su, birbuçuk kısım şeker oranı da yapabiliriz.
İlkbaharda arılarımızın bulunduğu yerde bol meyve ağacı varsa böyle yerlerde arılar yavru büyütmek için yeterince nektar bulacaklarından şerbetleme miktarı ve sayısı azaltılır. Ancak havaların kötü olduğu dönemde şerbet verilmelidir.
Sonbahar Şerbetlemesi: Sevgili arıcı arkadaşlar; Sonbaharda arılarımızın balını aldıktan sonra mesela eylül sonu ve ekimde de kovanımız kontrol edilmeli, balı az ise arımıza bal vermeliyiz. Balımız yoksa koyu şerbetle şerbetleriz. Aynı zamanda sonbaharda arılarımız az da olsa yeni yavrular yapması için 1/1,5 yada ½ oranında şerbetle şerbetlenmelidir. Yine kovanın durumuna göre şerbet verilmelidir. Balı çok olan kovanlara bile şerbet verilir. Ancak az verilmelidir. Burada da amaç ana arıyı yumurtlaması için teşvik etmektir. Kışa giren genç arılar çok sağlıklı kışlayacaklardır. Aynı zamanda ilkbaharda yetiştirilecek yeni yavruların bakımını bu arılar yapacaktır. Özellikle sonbahar şuruplamasında şerbetin içine bir kg için birkaç damla limon sıkılmalı veya 1 gr kadar limon tuzu atılmalıdır. Sonbaharda kovanlarımızda şerbetlemeden dolayı nem oluşmaması için kekte verebiliriz.
Şeker şurubu verirken yağmacılığa çok dikkat edilmelidir. Yağmacılık bölümünü okuyunuz.
KEK:Şerbetleme yerine arılara kekte verebiliriz. Arılara verilen kekte kullanılan maddeler yağsız soya fasulyesi unu, bira mayası, çiçek tozu, pudra şekeri, bal, şeker şurubu, vitamin gibi maddelerdir. Süt tozu, yumurta sarısı kullanmak sakıncalıdır. Arılar için şeker şurubu yeterlidir. Kek ancak arıların bulunduğu bölgede çiçektozu bulamadığı zaman, yada şeker şurubu kovanda nem yapıyorsa veya şeker şurubu yağmacılık yapıyorsa kullanılabilir. Ancak kektede yağmacılık sözkonusudur. Özellikle bal karıştırıldıysa. Daha önce arılara kek yapımında kullanılan madderin bazılarının
arılara sakıncalı olduğu kanıtlanmıştır. Bu bakımdan duyduğumuz her maddeyi kek yapımında kullanmamalıyız. Arı bir böcektir ve hassas yapısı vardır. Kek nasıl verirlir:Kek ekmek pezüsü gibi yapılır. Kovan tamamen açılır. Çıtaların üzerine köy ekmeği veya bazlamaç gibi serilir. Hemen kovan kapatılır. Yani kekin arılar tarafından yenmesi için yavru alanlarına yakın olması lazımdır. Üstten şerbetleme deliğine ceviz gibi yapılıpta verilebilir. Kovan ısı kaybını önlemek için üzeri kapatılmalıdır. Şerbetleme kutularının içinede verilmektedir. Kek verdiğimiz kovanda arıların su ihtiyacı artar. Bu amaçla soğuk havalarda verilen kek sonrası arılar su için dışarı çıkar, suyu içince arı felç olur ve kovana geri dönemez. Bu bakımdan kek verilen arıya havalar 18 dereceden daha soğuksa kovan içine su verilebilir. Şerbetleme deliğinden de verilebilir. Doğal bir kek yapılışı şöyledir. Eski peteklerimizde bulunan çiçek tozlu ballar sıyrılır. Başka çiçek tozu çok peteğimiz varsa ve peteği gözden çıkardıysak, yani atılacak petekse bunların üzerindeki polenlerde toplanır. Ayrıca satın alarakta polen elde edebiliriz. Kendimiz polen tuzağı kurup önceki yıl polen elde etmişte olabiliriz. Bu şekilde mesela 1/3 polen 2/3 bal, ve yeterli miktar pudra şekeri karıştırılıp ekmek pezusu gibi katı hale getiririz. Bal soğuksa biraz ısıtıpta karabiliriz. Yağsız soya fasülyesi unundan da kek yapabiliriz. Yağsız Soya unu, yeterli miktar bal veya şeker şurubu, bira mayası ve vitaminden oluşan kekte verilebilir. Bilinen zararlı etkisi yoktur.


4-YAĞMACILIĞA DİKKAT:
Yağmacılık nedir: Arıların diğer kovanlardan bal çalmasına yağmacılık denir.
Yağmacılık hangi mevsimde olur:
Yağmacılık MART, NİSAN aylarında ve bal hasadında çok olur. Mayısta da yağmacılık olur, hatta bal mevsimi ve kış ayları hariç her ayda olabilir. Ancak arıların bakımı daha çok MART ve NİSAN’da olduğundan ve bu aylarda arılar bol yavru yaptıklarından, dolayısıyla çok bala ihtiyacı olduğundan bu iki ay çok önemlidir. Bu iki ayda arılar bal bulmakta zorlanmaktadırlar. Mayısın sonlarına doğru ve haziranın ilk yarısında da (bal mevsiminde) balın ve çiçeklerin bol olduğu zamanda arılar yağmacılık yapmaz
Mart ve nisanın dışında eylül yada ekim ayında bal hasat ederken de çok yağmacılık görülür. Çok dikkat edilmelidir
YAĞMACILIK ARILARA NE ZARAR VERİR
Yağmacılık sonucu yağmaya uğrayan kovan ve kovanlar söner, yada sönebilir. Sönmese de kovan da arı ölümleri olur. Diğer kovanlarda da arı ölümleri çok olur. Yağma yapan kovanda da hırsız arıların bir kısmı öldürülür. Yağmacılık başladıktan sonra bütün kovanlarda huzursuzluk ve kovanı koruma önlemlerinin artması görülür. Bu huzursuzluk bazen bal mevsimi başlayıncaya kadar (1-2) ay devam eder. Ya da bal hasat döneminde başladıysa havalar soğuyup arılar dışarı çıkamayıncaya kadar devam edebilir.

Yağmacılığın sebepleri nelerdir:
En çok yapılan hata şerbeti gündüz vermek ve verilen şerbeti kovan dışına taşırmaktır.
Arılar muayene edilirken işi uzatmak. (5-8 dakikadan fazla olmamalı.)
Şerbetin içine bal karıştırılırsa ve gündüz verilirse yağmacılık ihtimali daha fazla olur
Kovanlıkta zayıf arı bulundurmak
Arılıkta bal bulaşığı, petek kırıntısı, balmumu parçaları, propolis parçaları bırakmak
Arılara ballı peteği kovanların yakınında vermek. En az 20-30 metre uzağa ballı petek konulup arılara yedirilir.
Gündüz Kovanın içine kanatılıp ballı petek vermek. Akşam verilse bile ertesi gün yemediyse geri almak gerekir..
Arıların bir kısmına gündüz şerbet verip bir kısmına vermemek
Arıları birbirine yakın koymak.
Tüm bunlar yağmacılığa sebep olur. Bunlar arılıkta bizim çalışma kurallarımızdır.
Yağmaya uğrayan kovan nasıl anlaşılır
Yağmacılık yağmaya uğrayan kovanın önünde arıların kalabalık uçuşu olarak başlar. Yağmacılık başlamak üzere veya başlamıştır
Kovanın uçma tahtası önündeki kalabalık arı ve uçuşan arıların yanında, kovanın yan , ön ve arkasında, üst taraftan yada alt taraftan kovana girmeye çalışan arılar. Ve kovanın yanlarında gezinen arılar.
Bu belirtilere ek olarak kovanın önünde kavga ve içeriden arı ölülerinin atılması
Kovanın uçma tahtasında birbirinin peşinde gezinen arılar.(yabancı arı kontrolü).
Yağmaya uğrayan kovana yapılacak acil işlem

Derhal uçma deliği 1 cm olacak şekilde daraltılmalı
Kovanda uçma deliğinden başka arıların girebileceği yer varsa kontrol edilip derhal kapatılmalı. Mesela örtü tahtasında açıklık vardır.
Taşan şerbet, bal bulaşığı, bal varsa hemen temizlenmeli, bal uzaklaştırılmalıdır.
Uçma tahtası ve kovanın yan taraflarında bulunan arılara bol duman vermek. Bu işlem yaklaşık 20 dakika sürebilir. Arılar vazgeçinceye kadar yapılmalıdır. Duman verme işleminde kovanın içindeki arılar zarar görmesin diye uçma deliğinden kovanın içine duman yapılmamalıdır.
Dumandan daha kolay ve etkili olan , kovanın uçma tahtasına mazot veya gazyağına batırılmış bez serilmelidir. Mazot yan ön ve arka kovan duvarlarınada sürülmeli yada püskürtülmelidir.
Duman, mazot, gazyağı bulunamazsa acil durumlarda kovanın önüne yeşil ot, kuru otlar serilmelidir
Veya Kovanın üstüne yaygı, çarşaf gibi bir şey serilmelidir
Bu sayılan önlemler yağma başladığında hemen anlayabilirsek etkili olur. Daha önceden yağmacılık başlamış, biz farkına varmadıysak ek önlemlerde gerekir.
Özellikle şerbet verdiğimiz zamanlar, arılıktan ayrılırken arılara yakından ve uzaktan bakmak çok yararlıdır. Yağmacılık başlamış olabilir.

Yağmacılık devam ediyor……
Yağmacılık çok ciddiye alınmalıdır. Çünkü bal mevsimi başlayıncaya kadar aylarca devam edebilir. Yukarıdaki önlemler yinede uygulanmalıdır. Bunların yanında Yağmaya uğrayan zayıf kovan alınıp başka yere götürülmelidir. En az 3 km uzağa. Yağmacılık çok kovana sıçramış ise yağmacılıktan dolayı arıların hepsi başka bir yere götürülse bile bu huylarına devam edebilirler. Arımız azsa ve yağmacılığı bırakmıyorlarsa özellikle yağma yapan kovanlar olmak üzere kovanlar ayrı ayrı yerlere götürülmelidir. Götürüldüğü yerde arı varsa onlara saldırarak da huylarına devam edebilirler. Şurası unutulmamalıdır. Yağma yapan arı bala aşırı ihtiyacı olduğundan yapmaktadır. Yavrularının durumu, kovanın geleceği tehlikededir. Bu amaçla aç arılar geceleri beslenmelidir. Bir defa yağmacılık başladıysa ilk başlangıç anında tedbirler faydalı olmaktadır. Daha
sonra yapacağımız işlemler sadece kovanlara verilen zararın devamının önlenmesine yöneliktir. Ve başarılı olacağı şüphelidir. Yağmacılık arılara yapacağımız tüm emeklerin boşa gitmesi demektir. Arılarımız zayıflar, gergindir. Sokucuda olurlar. Kimi kovanlarımız ölür.
5-ARILARIN KONTROLÜ:
Arılarımız haftada bir veya 15 günde bir kontrol edilmelidir. Arıcı kontroller için düşünmeli, ve/ veya çevrede arıcıların konuşmalarına göre muayene sıklığını ayarlamalıdır. Arıları fazla kurcalamaya gerekte yoktur. Sadece üstten açıp bakmakta bir çok fikir verebilir. Mesela arı sayısı nasıl, çalışması nasıl, durgunluk var mı?, peteklerde yırtılma var mı?, arılarda bir vozurtu, gerginlik var mı?.Kovandan herhangi kötü bir koku geliyor mu? Ve buna benzer verileri kovanı hiç karıştırmadan alabiliriz. Yani kovan sadece açıp içini kurcalamadan buna benzer bilgiler edinebiliriz. Ancak ilkbaharda güzel bir havada ilk muayene etraflı yapılmalı, sonra petek verirken, kat verirken, kek verirken incelemiş oluruz. Bir etraflı muayenede sonbaharda balları alınca yaparız. Çünkü kışa arımız hazır mı?. Tam muayenelerde de tüm çıtaları ele almak yada kovandan çıkartmak gerekmez. Ortadan, yada ortaya yakın bir çıta çektiğimizde o çıta üzerinde bal durumu, yavru durumu, hastalık durumu, yumurta durumu incelenebilir. Diğer çıtaya dokunmadan yandan bakarak, bal kemeri, yavrular petekte varsa bozulma, yırtılma, küflenme v.s görülebilir. İlk muayenede kovan kıştan çıktığı için ana arı ölümü olabileceğinden kovanda mutlaka günlük yumurta görülmelidir. Yumurta yoksa ana arı ölmüş demektir. Yeni döllü ana arı bulup vermeli, yada döllü ana bulunamayacak mevsimdeysek, birleştirme yapılmalıdır. Kovan muayenesinde 5-8 dakikada şu hususlar çabucak incelenmelidir.
Yavru durumu nasıl, yeterlimi, dengelimi.
Günlük yumurtalar mevcut ve normal sayıdamı
Yalancı ana yumurtası varmı
Arının bal durumu nasıl
Arının çiçek tozu deposu nasıl
Arı mevcudu nasıl
Kovanda herhangi bir hastalık veya zararlı varmı
Peteklerde bozulma, yırtılma,nem ve porlanma varmı
Yeni petek ihtiyacı varmı
Ana arının yumurtlayacağı alanlarda serbet depolama, veya fazla bal varmı .Yani ana arının yumurtlayacağı alanlar varmı. Yeterlimi.
Kovanda nem varmı. Dip tahtasında pislik varmı.
Sonuç olarak kovanda bir anormallik varmı. Herşey normalmi buna da bakılır. Yılda yapılacak 2 muayene yeterlidir. Ancak acemi arıcılarımız arıcılığı öğrenmek için bal mevsiminde arıların keyfi yerinde iken kovanın üst katını açıp, incelemelidir. Arılara alışmalı, günlük yumurtaları tekrar tekrar görmeli, erkek arı kapalı yavrularını, işçi arı yavrularını görmeli, larvaları görmeli, petek örülmesi kabarması gibi ne varsa incelemelidir. Bu incelemelerde katta ana arı olabilir. Karıştırmalarda ana arıyı ezme ihtimali vardır, çıta çok yavaş çekilmeli, arılı petek kovanın üstünde tutularak incelenmeli, ana petekteyse aşağı düşerse kovana düşsün. Ayrıca bir petek çekilince bu petek yan tarafa konacak boş bir kata konularak, yeni petek alınıp incelenmelidir. Yani eldeki petek kenarlara konursa ana yere düşebilir. Böyle kontrollerde çıta kovana aynı hizada ve yönde konmalıdır. 9 ncu çıta 9 ncu çıta olarak konmalıdır. Hareketler yavaş olmalıdır. Muayene, bal mevsimi olsa da fazla uzatılmamalıdır. Havalar fazla sıcaktır.


6-ESKİ PETEKLERİN YENİLENMESİ

Eski peteklerden ortalama her yıl 3 tanesi atılmalı yerine 3 tane yeni petek verilmelidir. Bu da ortalama bir bilgidir. Bir önceki yıl fazla petek yenilendiyse belki sadece bir eski petek atmak icap eder. Peteğin eski olmasından ziyade, yırtılmış, erkek arı gözü çok, porlanmış, küflenmiş, eğilmiş, teli kopmuş, çıtası çürümüş ç petekler değiştirilmelidir.
1- Erken ilkbaharda arılar polen tozunu petek gözlerine yığmadan değiştirmek. Bu 20 şubat 10 mart arası yapılır. 20 marttada eski peteklere polen depo edilmemiş olabilir. Eski olan petekler ne taraftaysa o taraftan eskiler alınır. Peteğin balı varsa kanatılıp akşam üzeri, sabaha kadar yiyebilecek arılara verilir.
2-Kat verirken alt kuluçkalıktan bir ya da 2 petek alınıp kata sağa ve sola verilirse ileride oğul kontrolü için hem bu çıtalara kolayca bakılır. Hem de alta bu eski peteğin yerine yenisi verilmiş olur. Sakıncası bal siyah olmuş olur 3-Bal hasat zamanında eski petek alınır. Arı mevcudu yeni petek vermeyi gerektirmezse yeni petek ilkbaharda verilir. Sakıncası yine balımız siyah olmuş olur ve arının yiyeceği bal azalmış olur.


7-KATIN ZAMANINDA VERİLMESİ
Tosya’mızda ortalama 20 Mayısta arılarımıza kat veririz. Kat verme zamanının geldiğini şu şekilde anlarız. Kovanın örtü tahtasını açar açmaz arı kovandan taşıyorsa zamanı gelmiştir. Geciktirirsek arı boş yere beklemiş olur, ayrıca oğula bozulma ihtimali artar. Erken verirsek oğula gitmemesi bakımından yararlı olur, ancak arının kata çıkması gecikir. Güçlü koloniler bir katı bal mevsiminin ortasında 3-4 günde tamamlamaktadırlar. Yarım ballıklar 2-3 günde tamamlanabilir. Bu bakımdan petekler zamanında verilmelidir. 3 ncü kat 2 nci kata konulur. 2 nci kattaki eski kat en üste konulur. Böylece en altta kuluçkalık, üstünde yeni kat, onun üstünde bir önceki kat. Diyelimki arımız bir kuluçkalık ( 1 nci kat), üstünde bir kat (2 nci kat) var. Bu durumda 3 ncü bir katı önce eski 2 nci katı kaldırır yeni katı veririz. Eski katıda üzerine koyarız. Katlar peteklerle tamamen doldurulup verilir. Kata eksik petek koyarsak, arı boşluğa kendisi petek örer. Örmemesi için bu boşluğa tahta konulabilir. Eksik petek konulması durumunda petekler birbirine yanaştırılmalıdır.
Petek Çıtalarına tel ve temel petek takılması:
Petekler 3 telli olursa çok sağlıklı olmaktadır. Kovanda peteklerde olabilecek yırtılma, eğilme , arıların boş yere çalışmalarına sebep olmaktadır. 3 tel gerilirse, bal süzme makinesinde de, petekler kırılmaya karşı daha dayanıklı olur. Teller gergin ve aynı hizada olmalıdır. Çıtanın gonyesini bozmamalıdır. Tel üzerinde mahmuz gezdirilirken sıcak olursa peteği yırtar ve eritir. Sıcaklığı az olursa teli peteğe iyi yapıştırmaz. Mahmuz kaynar su içinde tutulursa petekler için en uygun sıcaklıktır. Çıtalar yapılırken yanlardan çivi çakılmalıdır ki petek kovandan çekilirken proplem olmasın. Petek takıldıktan sonra peteğin üst tarafı ile çıtanın temas ettiği yere çaydanlık veya cezve gibi bir şeyle eritilmiş bal mumu akıtılmalıdır. Amaç petek çıtanın üstüne de iyi yapışsın. Petek, takılmış durumda iken petekle çıta arasında kenarlarda yaklaşık bir cm boşluk kalmalıdır. Üst taraf zaten yapışıktır. Boşluk söz konusu değildir.
8-GÜÇLÜ KOLONİLERLE ÇALIŞILMASI
Arıların bal yapması için, kovanda bal mevsimi başlangıcında 70-80 bin arı olması lazımdır. Arıcı şunu bilmelidir. 80 bin arı 100 kg bal yapar, ama 40 bin arı 50 kg bal yapmaz. Mesela 20 kg bal yapar. Bu araştırmalar sonucu ortaya çıkmıştır. 2 kat tam dolu kovan 80 bin arı eder. 80 bin mevcutlu arının örtü tahtası açılınca arı hemen dışarı taşar. Düzgün olarak peteklere dağılmış 3 kat arı da 80.000 arı eder. Zayıf arılar kovanlık için yüktür. Bir yıl bakılır. Sonunda ölür. Yapılan masraflar ve emek cabası. Ayrıca tüm hastalık, zararlı, yağmaya uğrama zayıf arılarda görülür. Kovanlıktaki işlerin yarısı zayıf arılarla uğraşmakla geçer. Bir oğul erken dönemde 4-5 çıtadan az, geç dönemde 6 çıtadan az olmamalıdır. Zayıf oğul, yada zayıf arıyı bedava verseler de almayınız.
9-KULUÇKALIKTA YAVRU ALANLARININ HAZIR OLMASI
Mart ayının sonlarına doğru veya Nisan ayında yapılacak ilk veya 2 nci tam muayenelerde bakılır. Kovanda ana arının yumurtlaması gereken alanlar var mı? Yoksa bu olması gereken boş yavru alanları ballamı dolu. Böyle kovanlarda yavru alanları az olacağından bal mevsiminde yeterli arı sayısına ulaşılmaz. Bal mevsimine yetişemez. Yani başka bir anlatımla, kovandaki petekler balla bloke olmuştur. Aslında olması gereken, en sağdaki ve en soldaki peteğin tam balla dolu olması, diğer peteklerinde üst tarafının bal olması, yani bal kemeri olması gerekir. Ortalardaki bu peteklerin diğer alanları yavru alanlarıdır. Tabi ki durum incelenmeli, bakılmalı, daha mevsim erkense, ananın fazla yavru atma zamanı gelmediyse telaş etmeye gerek yoktur. Ancak ileride güzel bir havada böyle kovanlar açılmalı, ortalarda ananın o günlerde yumurtladığı peteğin yanındaki tam balla dolu petek bir kenara alınmalı, yerine tamamen boş, ama kabarmış petek, veya bal kemerli petek verilmelidir. Bir kenara aldığımız petekte yavru yoksa en kenara, yada kovan dışına da alabiliriz. Böyle kuluçkalığı tamamen balla dolu kovanlarda bu şekilde birkaç kez, anaya yer açılmalıdır. Birdenbire çok sayıda ballı peteklerin alınması yoluna gidilmemelidir. Yeni kabarmış boş petek verilirken dikkat edilmesi gereken husus boş petek yavru alanının hemen yanına verilmeli ve diğer tarafa yavrulu çıta konulmamalıdır. Yavrulu çıtayı ayırmak, yavrunun üşümesine, arıların ikiye ayrılmasına sebep olur. Kovanda sıcaklık zor temin edilir. Yavru çürüğü yada yavru sökümleri (yavruların atılması) olabilir.
10-PETEKLER YANAŞTIRILMALI
Arıcılığa yeni başlayan arkadaşlar böyle bir hata yapabilirler. Petekler kuluçkalıkta olsun, katta olsun her zaman tamamen yanaştırılmalı, iki petek çıtası arasında bir mm den fazla boşluk kalmamalıdır. Eğer arada boşluk kalırsa, arı o boşluğu petekle örecek, sonra bu durum düzeltilmeye çalışılırken, yapılan yavrular ölecek, emekler boşa gidecektir. Petekler sağa veya sola yanaştırılınca diğer tarafta kalan boşluğa ileriki günlerde petek verilmesi geciktirilirse, yada unutulursa yine arı bu boşluğa petek örerek yavru atmaktadır. Üstelik bu yavrular erkek arı olacaktır. Bu örülen petek örtü tahtasının altına örüleceğinden , kovan örtü tahtası alınırken petekle kovan yan duvarı arasında kalabilecek ana arının ölme ihtimalide yüksektir. Bu yapılan petek taze olduğundan ana burada olacaktır.

11- KOVANLARIN STANDART OLMASI
Arıcıların kovanlarının aynı standartta olması lazımdır. Tosya’mızda kovanlarımızın eni ve boyu genellikle dünya standardındadır, yada çok yakındır.. Ancak derinlik 1 veya 4 cm düşüktür. Dolayısıyla peteklerin takıldığı çıtalar 1-4 cm dardır.. Önce dünya kovan standardına göz atalım. Langstroth kovanı dünya standardı bir kovandır. Ölçüleri şöyledir. Kovan kuluçkalık: İçten iç, en: 38.5 cm. İçten iç boy: 45,5 cm. Derinlik 26 cm. Çıtaların kafasının konacağı lambalar 18 mm en ve 1 cm derinlikte açılmalıdır. Kovan tahtaları 3 cm kalınlıkta sarı çam yada ithal sarı çamdan yapılabilir.
Tahta kalınlığımız yetmez ise 3 cm den az daha ince olabilir. Önemli olan iç ölçülerdir. Köknardan yarım ballıklar yapılabilir. Köknar sıcak, soğuk ve rüzgardan çatlama yapabilen bir ağaçtır. Ancak arıların sevdiği bir ağaç türüdür ve hafiftir. Yarım kat köknar ballıklar yağlı boya ile de boyanabilir. Ancak kovanlarımız yağlı boya ile veya vernikle boyanmaz. Pinotek ahşap koruyucu yapılabilir. Yağlı boya veya vernik kovanın neminin dışarıya atılamamasına sebep olur. Tosya’mızda yukarıda bahsedilen langsroth kovanın derinliğine uyulmamaktadır. Derinlik 22.8 veya 23.2 yada 23.8 olmaktadır. Çıtaların dıştan dışa eni 21, 22, 22,5 veya 23 olabilmektedir. Normalde 25 cm olması gerekmektedir. Fakat Tosya’da standarda kovan derinliği bakımından uyulmamasının fazlaca sakıncası yoktur. Kovan yaptıracaksak, elimizde bulunan kovanlarımızın çıtalarının derinliğine veya satın alacağımız arıların çıtalarının derinliğine
uymalıyız. Yoksa kovandan kovana petek nakillerinde veya aktarmalarda proplem büyük olacaktır. Ayrıca kat verdiğimizde çıtaların altında boşluk kalırsa arı burayı örecektir. Bal hasadı çok güçleşecektir. Kovan yapımında dikkat edeceğimiz bir başka hususta tam kat ile kuluçkalık aynı olmalı, kat kuluçkalık, yada kuluçkalık, kat olabilmelidir. Bunun için dip tahtasının üstüne , katın oturacağı kısma 3x1.5 veya 3x 2 cm cm ebadında çıta dolanılmalıdır. Ön taraftaki çıtaya uçma deliği açılmalıdır. Böylece kuluçkalığa uçma deliği açılmasına gerek kalmaz. Böyle yaparsak, oğul zamanında, acil kovan lazım olursa, katlardan kuluçkalık yapılabilir. Kovanlar çakılırken yat tutkalı ya da nemden etkilenmeyen başka tutkalla tutkallanmalı, gönyesine bakılmalıdır. Kovan dışı yağlı boya ile boyanmamalı, ancak yarım katlar boyanabilir. Yarım katların en ve boyu aynı, ancak derinliği dünya standardında 16 cm, Tosya’mızda ise 14, 15 cm uygulanmaktadır. Elimizde yarım kat çıtalarımız varsa bunların derinliğine göre yarım katlarımızın derinliğine karar verebiliriz. Mesela elimizde bulunan yarım kat çıtaları 15 cm ise, yarım katlarımızın derinliği 15.8 cm olmalıdır. 08 cm fark, örtü tahtası konulunca, çıtaların üst tarafı ile örtü tahtası arasında arıların gezmesi için bırakılan aralıktır. Bu aralık 8 mm olmalıdır. Kovanda 8 mm den daha az aralık arıların girememesine, dolayısıyla, arının giremediği bölgenin, temizlenememesine , zararlı ve böceklerin saklanacak yer bulmasına sebeptir. Bu aralık 8 mm den fazla yapılırsa, arı bu kısma petek örer. Kovanda çalışmak güçleşir. Yaptığımız kovan, çatlamamalı, içine su almamalı, kenarlarında pervazlar olmalı, (pervazlar tutkallı olursa aradan su girmesi önlenir), Dip tahtasının altı tahtalar kuruyunca zamanla açılmamalı, kovana başka zararlı girecek aralık, çatlak delik bırakmamalı, kovanın ön üst tarafına 2.5 cm genişliğinde budak makinesi ile kış havalandırma deliği açılmalıdır. Bu delik arı ve böcek geçmemesi için telle kapatılmalıdır. Mart başında bu delik kapatılmalıdır ki yavru zamanı kovan sıcak olsun.. Kovan örtü tahtaları, 1 cm kalınlıkta, 4 veya 5 parça halinde olmalı , köknardan yapılmalıdır.. Uçma tahtası menteşeli olursa, tek başına arı taşımalarında, arıyı kucaklayarak taşımak daha kolay olmaktadır. Ayrıca dar alana daha fazla kovan sığabilmektedir. Kovan üst kapağı geniş tip olmalıdır. Hem yağmur suları sızarak kovana girmez, hem de arı muayene ve kontrollerinde, kaldımters çevrilen kapağın üstüne arı daha kolay konulmaktadır. Ayrıca, bu şekil geniş kapaklar, taşımalarda arı üstüne ikinci bir arı
konulurken de işe yaramaktadır. Kaymalar olmamaktadır. Geniş kapak ölçüleri şöyledir. Kapak tahtaları elimizdeki tahtaların kalınlıkları ne ise ona göre yapılmalıdır. Tahtayı fuzuli inceltmeye, yada ince ise kalın tahta aramaya gerek yoktur. ( Kovanlarımız 3 cm tahtadan yapıldıysa) kapak içten iç: 46x53,5 cm . olmalıdır. Burada tahta kalınlığı bilinemediğinden çakma payı eklenmemiştir. Bu iç ölçülere göre tahta uzunlukları kesilmelidir.Derinlik ise en az 7 cm olmalı, 8-10 cm derinliklerde yapılabilir. Bu derinlik iç çıtadan sonrası için geçerlidir. Yani üst kapakların yan tahtalarının genişliği 3+7= 10 cm. olmalıdır.Bu en az genişliktir. 13 cm de olabilir. 3 cm den kasıt yan tahtanın kovana geçtiği kısımdır. 3 cm kadar kapak kovana üstten geçmeli, 3 cm ye kapak içinden çıta çakılmış olmalıdır. Geriye içeride, örtü tahtası ile, kovan kapağı tavanı arasında en az 7 cm mesafe bulunmalıdır. Bu mesafe hem şerbetleme kapları için gerekli, hem de yazın serin, kışın sıcak olması bakımından yararlıdır. Ayrıca fazla nemin atılması için, kovan içi havalandırması içinde lazımdır. Yan tahta derinliği toplam 15 cm olursa bu sefer küçük konserve şişeleri ile şerbetlemede yapılabileceğinden daha da iyi olur. Kapak ölçülerinde kovanımızı dıştan dışa ölçerek hesap yapabiliriz. Kapak kovana geçince yanlarında 6-8 mm boşluk kalmalıdır ki kapak rahatça kullanılabilsin. SONUÇ OLARAK KOVAN ÖLÇÜLERİ:
İçten iç: 38.5 cm x 45.5 cm dir. Derinlik 22.8 23,2 veya 23,8 olabilir. Kovan tahta kalınlığıda 3 cm dir. Ana ölçüler budur.
Dip Tahtası:


çıta





Resim: (10) kovan dip tahtası (seyyar)

Şekilde görüldüğü gibi dip tahtası ayağı altta, üstünde döşeme tahtaları, onun üstünde çıta. Uçma tahtası ise önde. Uçma tahtasının menteşeli olması yani, açılır kapanır olması yararlıdır.
12-KOVANIN SICAK TUTULMASI:
Kovanlarda yavru yetiştirilmeye yaklaşık 20 Şubatta başlanacağından artık kış havalandırma delikleri kapatılmalı, kovan üstüne 3 kat gazete kağıdı konmalı, kovanda, aralık, çatlak, delik olmamalıdır. Islak kovanda kuruması için mümkünse güneş görmelidir. Uçma deliği her bir çıtalık arı için 1 cm olmalıdır. Arı kendi kendine bir yıl önceden bu deliğin ayarını yapmıştır. Müdahale etmeye gerek yoktur. Ancak kovan değişikliği, uçma deliği propolisinin kazınması gibi müdahaleler yaptıysak veya arı zayıf bir arı idiyse uçma deliği daraltılmalıdır. Kovanların sıcak tutulması için zayıf arılar birleştirilmelidir. Haziran başı yada Mayıs sonu gibi havalar kesin ısınınca artık gölgeleme, havalandırmaya dikkat etmelidir. Sıcak tutmak 20 şubat 20 mayıs arası için geçerlidir. Dip tahtasındaki nem, çamur, nemli küf , arı ölüleri, petek kırıntıları temizlenmelidir.

SICAKLIK, HAVALANDIRMA, GÖLGELEME TAKVİMİ

20 ŞUBAT- 20 MAYIS ARASI SICAK TUTULMALIDIR.
20 MAYIS 20 HAZİRAN GÖLGE YAPILMALI, VE KOVAN HAVALANMALI
20 HAZİRAN -20 EKİM YİNE MÜMKÜNSE GÖLGE VE HAVALANDIRMA OLMALI
20 EKİM-20 ŞUBAT KOVAN HAVALANMALI, NEMSİZ OLMALI
(20 ŞUBAT) Kovanlarda yavru yetiştirilmeye yaklaşık 20 şubatta başlanacağından artık kış havalandırma delikleri kapatılmalı, kovan üstüne 3 kat gazete kağıdı konmalı, kovanda, aralık, çatlak, delik olmamalıdır. Islak kovanda kuruması için mümkünse güneş görmelidir. Uçma deliği her bir çıtalık arı için 1 cm olmalıdır. Arı kendi kendine bir yıl önceden bu deliğin ayarını yapmıştır. Müdahale etmeye gerek yoktur. Ancak kovan değişikliği, uçma deliği propolisinin kazınması gibi müdahaleler yaptıysak veya arı zayıf bir arı idiyse uçma deliği daraltılmalıdır. Kovanların sıcak tutulması için zayıf arılar birleştirilmelidir. Haziran başı yada mayıs sonu gibi havalar kesin ısınınca artık gölgeleme, havalandırmaya dikkat etmelidir. Sıcak tutmak 20 şubat 20 mayıs arası için geçerlidir
20 MAYIS ta arılar bal mevsimine girmektedir. Havalar ısınmıştır. Artık kovanın fazla sıcak altında kalması sakıncalıdır. Zira içeride kovana giren bol miktarda nektarın buharı ile içeride nemli bir hava
oluşmaktadır. Kovanda güneşte kalırsa içerisi hem sıcak hem de nemli olacaktır. Bu arıların rahat çalışamamasına ve oğula yönlenmesine neden olur. Yeterli bal üretemez. O yüzden artık kovanlar gölge yapılmalı, uçma deliği tamamen açılmalı, şerbetleme deliği ve gövdede varsa kış havalandırma deliği açık bırakılmalıdır. Bu şekilde önden giren hava üstten ve yandan çıkacak, kovan hafif bir cereyan altında kalacağından içerinin nemli ve sıcak havası dışarı atılacaktır.
20 HAZİRANda muhtemelen bal mevsimi bitmiş, havaların durumuna göre arılar artık yoğun çalışmaz. Ortalık kurumuşta olabilir. Yinede gölgeleme imkanımız varsa devam ettirilmeli, yoksa, havalandırmaya daha da önem verilmelidir. Kovanların dışına beyaz kartonpiyer yapıştırılabilir.
20 EKİM artık kışa hazırlık başlamıştır. Kovanların önünde açılacak 2.5 cm genişlikteki delik telle kapatılmalı, buradan kış boyu kovan içindeki nem ve karbondioksit dışarı atılmalıdır. Bu delik yoksa şerbetleme deliğinin üzerine bir tel konularak yarımda olsa açık bırakılmalıdır. Burada amaç, kışın kovan içinde nem oluşmasına izin verilmeyecek, ve salkımdaki arılardan çıkan karbondioksit gazı dışarı atılabilecektir. Neme maruz kalan arı üşür ve ölür. Bu delik açık kalırsa arılar kovanı ısıtamaz diye korkmaya gerek yoktur. Zira arı zaten kışın kovanı ısıtamaz. Petek üzerinde sıkışık vaziyette kiremit gibi üst üste duran arılar petek ile bal arasını ısıtır. İşte bu anda zayıf kovanlar bal ile arıların arasını ısıtamayacaklarından balın sırrını delip te yiyemezler. Ve açlıktan ölürler. Halbuki arıcı baharda; ‘’ Aaa… kovanda bal çok, ama arılarım açlıktan ölmüş’’ der. Kafalarını boş petek gözlerine sokup orada ölen arılar, açlıktan ölmüş demektir. Kovanda arı kalmamış, ise arı sonbaharda anasız kalmış ve ölmüştür. Kovan nemli ise arılar üşüyerek ölürler. Ortadaki çıtada bal bitmiş arılar kafasını göze sokup ölmüş, ama diğer yan taraftaki çıtalarda bal varsa, arı öbür peteğe geçememiş demektir. Kışın kovanların arkası 3-4 cm yukarı kaldırılmalıdır. Örtü tahtası 1 cm kalınlığında ve köknardan olmalıdır. Kovan dışı yağlı boya olmamalıdır. Kovanların üzeri naylon ile sarılmamalıdır. Kovanlar içine yağmur almamalıdır. Sonbaharda arıların içine bakıp, son muayene yapılırken, fazla çıtalar alınmalı, en sağ ve en solda tam dolu 2 petek bal, diğer çıtalarda 1-2 kg arasında bal kemerli bal olmalıdır. Zayıf kovanlar birleştirilerek kışa sokulmalıdır.
13- ARIYI BALA YÖNLENDİRMEK:
Arıcı arkadaşlarımız arıcılık kurallarına uyarsa arıları bal yapar. İyi yıllarda çok, kötü yıllarda bir katta olsa bal yapar. Kötü yıllarda ‘’Mevsim kötü bal yapmadı’’ denilir, iyi yıllarda ‘’Arı oğula gitti ‘’denilir. Bu amaçla arıları bala nasıl yönlendirebiliriz onu anlatacağım:
Bala döndürmekle ilgili aşağıdaki hususlar bilinmelidir.
1-Kovana yılda 650 kg bal gelir. Ancak bu bal yavru büyütme, arı beslenmesi, petek örülmesi ve tarlacıların göreve çıkarken yedikleri bal olarak kullanılır. Bize sadece 50 kg kalsa yeter.J Demek ki arıya fazla bal harcatmamamız gerekli.
2-Önemli olan kovanda yiyici arıları azaltmak, üretici (tarlacı) çoğaltmaktır. Kovanda bir birim içişleri, bir birim tarlacı arı dengesi olması lazımdır. İçişlerine bakan genç arı sayısı çoksa getirilen bal kovanda tüketileceğinden depo edilemez. Bal döneminde en çok, yavru yetiştirmeye harcanan bal azaltılmalıdır.
3-Bal mevsimi öncesinde yoğun yavru yapılır. Sonra peteklere bal serpiştirilmeye başlanır. Bir taraftan bal gelişi, diğer taraftan yavru alanları. Ana arıya yumurtlama alanı kalmamaya başlar. Böylece bal mevsiminin başlangıcında yavru sahaları azalmaya ve bal sahaları artmaya başlar. Artık getirilen balın miktarı tüketilen baldan fazla olmaya başlamıştır. Bu nokta bal biriktirme başlangıcıdır. Artık yavru ya harcanan bal gittikçe azalır. Depo edilen bal gittikçe çoğalır
4-Kovanda yeterli bal üretilebilmesi için 70-80 bin mevcuda erişilmek gerekir. Güçlü kovanlarla çalışılması gerekir bölümünde anlatıldı.
5-Normalde her kovandaki arılar yaşının gerektirdiği işleri yaparlar. İşçi arı bölümünde anlatıldı.
ÇÖZÜM: Yiyici sayısını azaltmak, aşırı yavrudan kurtulmak için ana arı kuluçkalıkta yumurtlatılmalı, kata çıkması önlenmeli, ancak bunu yapar iken anaya kuluçkalıkta yumurtlama alanı açılmalıdır. Gerekirse kuluçkalık üstüne ana arı ızgarası konulmalıdır . Tecrübeli arıcılarımız bilir. Bazen 3 kat arı olan kovan bal yapmaz, ancak yeni oğul bal yapar. Bunun nedeni içeride yavru büyütme işleminin çok olmasından, gelen balın yavrular için harcanmasındandır. Yada (oğulda) yavru büyütmenin hiç olmamasındandır. Çünkü ana dölsüzdür. Yumurtlama başlamamıştır. Demek ki yiyici az ise gelen bal depo edilmektedir. Demek ki kovanlarımız bal mevsiminin başlangıcına yetiştirilmeli, yani 10 -Nisanda erikler çiçek açınca şerbetlemeye başlanmalı, 42 gün sonra tarlacı arılar
çoğalmaya başlar. 21 gün arının doğması için gerekli süre, 21 günde içişlerinde çalışacağı süredir. 10 nisandan sonra 42 gün sayacak olursak bal mevsiminin başlangıcını buluruz. (20 mayıs)
Artık yapmamız gereken ikinci iş anayı kuluçkalıkta yumurtlatmak, kata çıkartmamaktır. Bu nasıl sağlanır:
Arıya kat verirken havalar kesin olarak ısındıysa şu işlemi yapmamız gerekir. Katı arıya vereceğimiz zaman;
Hazırlanan kat kovanın yan tarafına konulur.
Arı açılır, bir yardımcı duman yapar. Kuluçkalıkta petekler alınıp bakılır.
Komple her tarafı çıkmak üzere yavrulu petekler kuluçkalıktan alınıp, yan taraftaki boş katımızın ortasına konulur. Kuluçkalıktaki 10 petekten 4 tane her tarafı çıkmak üzere yavrulu petek alınır. Katın ortasına konulur. Kuluçkalıkta ise açılan bu 4 eksik peteğin yerine temel petek aralıklı olarak konulur. konulur. Kabarmış petek konulmaz. Kuluçkalıkta balla bloke olmuş petek varsa bunlarda kata alınır. Balla bloke olmuş peteği almamızdaki sebepte aynıdır. Yani bal dolu peteğe ana arı yumurtlayamaz, Ancak kuluçkalıktan alınacak petek sayısı duruma göre ayarlanmalıdır. Mesela tam kapalı çıkmak üzere yavru yoksa kapalı yavrularda alınabilir. Balla bloke olmuş petek varsa bunlarda alınır. Alınan toplam petek 4 olmalıdır. Müsait değilse 3 te olabilir. Ancak mümkünse 4 olmalıdır. Yerine kovana verilecek temel peteklerde 2 nci 4 ncü 6 ncı ve 8 nci petekler olmalıdır. Bu duruma getirince arıya katı konulur. Üstte bulunan 4 adet yavrulu ve/veya bal dolu petek katın ortasında olmalıdır. Kenarlarına varsa kabarmış, yoksa temel petek verilir.
Yukarıdaki işlem katı verirken yapılamayabilir. Çünkü; Kat oğul korkusuyla birkaç gün önce verilebilir. Havalar kesin ısınmamıştır. Katta yavru üşütme tehlikesi, yada arının bölünmesi dolayısıyla yavru ısıtmanın azalması sonucu yavru miktarında düşme görülebilir. Bu nedenlerle kat verildikten sonra bal başlayıp petek örülmesi katta başlayınca, hem havalar daha ısınmış, hem arı sayısı çoğalmış, hemi de bal gelmesi dolayısıyla arılar daha sakinleşmiştir. Yavru üşüme tehlikesi de kalkmıştır. Bu durumda kat verdikten 5-10 gün sonra kat geri alınıp bu işlem yapılabilir. Katın ortasından 4 temel petek geri alınır. Buraya alttan alınacak yavrulu ballı çıtalar konulur Bu şekilde bir işlem yaptığımızda arıyı bala döndürme şansımız artmaktadır. Bu durumda ana kuluçkalıkta çalışacağından 15 güne yakın kata çıkmaz, çıkamaz. Ana arı zaten kuluçkalıkta yumurtlayacak yer varsa kata çıkmaz.
Ancak ana yaşlı, mevsim oğul için uygun ise ana hızlı
yumurtlamaya başlayacağından kuluçkalığı erken doldurup yinede oğula meyledebilir. Bu yöntemde amaç anayı kuluçkalıkta yumurtlatmaktır. Ana aşağıya yumurtlarken, katta çıkmak üzere olan yavruların, gözden çıkmaları ile yerine hemen bal serpiştirilecektir. Yada bal depo edilecektir. Artık bu gözlere ana arı kuluçkalıkta işini bitirip gelse bile yumurtlama alanı kalmamış olacaktır. Böylece kat bala dönmüştür. . Kata bal serpiştirilmesi olmadıysa ana arı ızgarası da konulabilir. Ancak Ana arı ızgarası verilirken kuluçkalığın üstüne ana arı ızgarası koyduktan sonra 1 cm kalınlığında çıta dört tarafa da konulmalıdır. Onun üzerine kat konulmalıdır. Amaç çıtaların altı ile ana arı ızgarası arasında boşluk bırakarak arıların hareket alanını genişletmek, kovanda havasızlık yaratmamaktır. Sıkışan arı oğulada niyetlenebilir.
Yukarıdaki işlem ile ana arı ızgarası koysak ta, koymasak ta ana kuluçkalıkta yumurtlatılarak, balımız beyaz olacak, ancak alttan çekilen yavrulu peteklerin balı siyah olacaktır. Havaların durumu iyi ise, yavru miktarı kovanda çoğaldıysa kuluçkalıktan alınan bu yavrulu çıtalardan suni oğulda elde edebiliriz.
Bunun dışında daha kolay bir yöntemle kovana tarlacı arı takviyesi yaparak gelen balın miktarı çok artırılarak bal biriktirmek mümkün olabilecektir.
Bal mevsimin başlangıcından birkaç gün önce zayıf kovanla
kuvvetli kovan yer değiştirilmelidir. Zayıf kovanın az tarlacı, az içişleri ve az genç arıları ve az yavrusu vardır. Bu durumda tarlacı arı sayısı artacaktır. Hem de çok fazla. Bu durumda bal getiren arı çoğalacaktır. Gelen balın çoğu depo edilecektir. Bu yöntemin sakıncası şunlardır: Kuvvetli arının tarlacıları yok olacağından kendini bir haftada ancak dengeye getirecektir. Bir hafta yeterli çalışamayacaktır. Bir hafta içinde bal kesilmezse bu defa arı içeride azalan balı telafiye çalışacaktır. Ancak bu arada ana arıda tarlacı azaldığından dolayı yumurtlamayı azaltacaktır.
Başka yöntemlerde geliştirilebilir. Mesela; Bal mevsimi ortasına doğru kovanda arı sayısı yeterli iken kat açılıp incelenir. Ana
ele geçirilebilirse kafese konulup kovana iade edilir. 3-4 gün ana yumurtlayamaz. Bu durumda gelen balın harcanması azalır, arı bala döner. Artık bala dönmüş arı o balı bırakıpta oğulada gitmez.
Mesela şöyle bir şeyde yapabiliriz. Tüm bunlar deneyerek yapılabilir. Katta ana çalışıyorsa kat alınıp yine kuluçkalıkta anaya yumurtlama alanı açılırsa ana aşağı iner. Katta bulunan yavrulu yumurtalı çıtalarla suni oğulda elde edilebilir.
Tüm bu planlamalarda amaç yukarıda anlatıldığı gibi, bir içişleri bir tarlacı dengesi, bal harcaması azaltılması, kata bal serpiştirilmesini sağlamak, anaya katta yumurtlama şansı tanımamak, ama bu arada kuluçkalıkta da boş yumurtlama alanları açmaktır. Bir başka yöntem olarak şunuda yapabiliriz. Bal yapacak arının yumurtalı, (gerekirse genç larvalılarda eklenebilir) peteklerini zayıf arıya verip yavrular büyüttürülürken, zayıf arıda bulunan çıkmak üzere olan petekler bal yapacak arıya verilir. Tüm bu planlar ve hesaplamalar yapılırken, içeride bal yapacak arıda yeterli olmalıdır.
14-OĞUL
-OĞUL NEDİR, -OĞULA GİDEN ARI NASIL ANLAŞILIR, -ARILARIN OĞULA GİTME SEBEPLERİ, -ARILARIN OĞUL YAPMAMASI İÇİN , - OĞUL NASIL KOVANA KONULUR, - OĞULUN İLK BAKIMI, DESTEKLENMESİ, -ARILARI OĞULDAN VAZGEÇİRMEK
OĞUL NEDİR
Kovandaki arıların bir kısmı mevcut yaşlı ana arıyı beğenmezler.
Kovanda bir ikilik oluşur. Arıların yeni ana arılar yetiştirip kovanın yaklaşık yarısının yeni bir yuva yapmak üzere kovanı terketmesi olayına oğul denir. Ana arı bölümünde ana arının işçiler tarafından devamlı surette ağızdan beslendiği anlatılmıştı. Bu beslemede işçi arılar devamlı değişirler. Ayrıca tarlacı arıların getirdiği nektar yine genç işçi arılar tarafından ağızdan ağza boşaltılır. Bu işlemler devamlı tekrarlanır ki 5-6 saat içinde bir kısım arılar anayla temas etmiş, diğerleri de anayla temas etmiş arıya temas etmiştir. Bu temas ağızdan ağza olmaktadır. Bu temas sırasında işçi arılara ana arıdan hormon ve feremonlar geçer. Bu bir kokudur diyelim. Bu koku sayesinde işçi arıların üreme organları gelişmez. Yani yumurtlayamaz. Yumurtlarsa yalancı ana olmuş olur. İşte anadan alınan bu hormon ve feremonlar yetersiz kalırsa işçiler anayı yetersiz bulmaya başlar. Ancak bazı arılar ana arıyı beğenirken bazıları da haklı olarak beğenmezler. Beğenmeyenler ilk oğulda ana bu ana ile çıkacak arılardır. Bu şekilde yumurtlamanın bol olması gereken bal mevsiminde ana arının yetersiz kalması ile kovanda bir ikilik oluşmuştur. Bu durumda ana arı sıkıştırılarak daha fazla yavru atmasını sağlarlar. Bu arada şu bilgiyide almış olmanız gerekir. Kovanda hakim olan ana arı değil işçi arıdır. Ana arının fonksiyonuda fazladır ama kararlar işçiler tarafından alınmaktadır. Oğula karar alan arılar önce anaya daha fazla yumurtlama yaptırdıktan sonra yeni ana memeleri yaparak ana arının bu memeler içine yumurtlamasını sağlarlar. Ana arı yeni yapılan memeler ile durum anlar, ancak çaresizdir. Kovanı terk etmek artık zorundadır. Yeni ana memelerinde yeni analar beslenirken 3 ncü olarak arılar yeni bir yuva aramak için keşfe çıkar. Bu iş için 200-300 işçi görevlendirilir. Artık oğul hazırdır. Müsait bir havada sabah 7.30 ile öyleden sonra 3 e kadar genelde oğul eski ana ile kovandan kaçar gibi çıkar ve yakın bir yerde gölge bir yere konarak geçici yuvasını oluşturur. 4-5 saat sonra kalkıp yeni seçtiği yuvasına gidecektir. Arıcı bu geçici yuvadayken oğulu alıp kovanına silker.
Kovanda ananın fazla yavru atmasından dolayı birden genç arı sayısı çoğalır. İçerideki ikilikten dolayı da çalışma bir miktar azalır. İçerideki genç arıların çoğalması sonucu işsiz olan bu arılar peteklerin üzerinde yatar. Bu durumda arıcı petekler üzerinde yığılmış bu genç arılardan kovanın oğula bozulduğunu anlar. İlk oğul % 80 ihtimalle kovanın eski anası ile çıkar. 2 nci, 3 ncü oğullarda genelde çıkar. 4 ve 5 nci oğulların çıktığıda görülür. Son oğulla birlikte kovanda bulunan tüm analar çıkar. İlk oğuldan başkası dölsüz ana ile çıkar. Bu oğulların analarının döllenmesi için en az 8-10 gün, bazen 20 gün geçebilir. Oğula giden ana kovan memelerden çıkan ilk anayı kendine seçer. Bu kovan oğul çıkarmaktan zayıflar. İçerideki kargaşadan ananın döllenmesi 25 günü bulabilir. Bazen arı eski anayı öldürüpte tamamen yeni ana arılar ile oğulada gidebilir
KOVANDA OĞULA HAZIRLIK
 Önce bol yumurta için ana sıkıştırılır.
 Sonra ana memeleri yapılır.
 Keşifçi arılar yuva aramaya çıkarlar
 Bol atılan yumurtalardan çıkan genç arılar çoğalacağından kovanda kalabalık ve işsiz arı çoğalır.
KOVANIN OĞULA GİDECEĞİ NASIL ANLAŞILIR
UÇMA TAHTASI ÖNÜNDEKİ BELİRTİLER
 Kovan uçma tahtası önündeki kalabalık
 Uçma tahtasında arıların kafa kafaya birbirlerini koklamaları
 Uçma tahtasında arıların birbirinin peşinden gitmeleri
S= 63


Resim :11 Bir tanesinin İçinden ana arı çıkmış ana arı yuvaları. Ana memeleri.

Kovan muayenesinde ki belirtiler

 kovan açılınca petekler üzerinde durgun (çalışmayan) arılar
 petekler üzerinde birbiri üzerinde yığılmış toplanmış arılar..
 Kat kaldırılıp altına bakarak, ana memelerini gördüysek artık oğul kesinlik kazanmıştır
 Ana memelerini katı kaldırmadan, en sağdaki yada en soldaki petekler muayene edilerek ana memeleri görülebilir.
 Ancak emin olmak için alt kat (kuluçkalık) muayene edilmelidir. En dıştaki peteklere bakmak yeterlidir.
 Sadece katın ön yada arka tarafı kaldırılarak alttan bakıldığında ana memeleri görülür.

ARILARIN OĞULA GİTME SEBEPLERİ
 Arıların çoğalma içgüdüsü
 Ana arının yaşlılığı
 Mevsimin oğul için müsait olması
 Kovan içindeki havasızlık
 Kovan içindeki sıcaklık
 Kovan içindeki nem
 Ana arıya yumurtlama alanı kalmaması
(kuluçkalık yavru ile yada bal ile bloke olmuş)
 Peteklerin eski olması
 Katı zamanında vermemek
 Aç kalan arılar açlık oğuluna gider
 Kısır zamanlarda arıları fazla beslemek oğula yönlenmeye sebep olur
 Asıl üzerinde durulması gereken sebep ana arının yaşlılığıdır. Genç ana arı bu sayılan hatalar yapılmazsa mevsim müsaitte olsa oğul yapmaz.
OĞULLARIN KOVANA ALINMASI:
Kovanlarımızın önünde uçma tahtasından bile oğla bozulan arılar belli olur. Şüphelenilen arılar muayene edilirse oğul olup olmadığı kesinleşmiş olur. Artık oğlun beklenmesi, bölünmesi veya oğuldan vazgeçirilmesi gerekir.
Oğulun çıkışı bir iki dakikada olur. Kovandan fırlar gibi çıkarlar. Havada biraz oylanırlar ve geçici konaklama yerlerine konarlar. Bu arılığa yakın bir ağaç dalı veya bina gümele gibi bir yer olabilir. Gölge olması gerekir. Oğul insanı sokmaz. Çünkü Kovandan çıkmadan önce bol miktarda bal emmişleridr. Kursakları doludur. Hatta isteselerde sokamazlar. Çünkü sokmak için karınlarını kıvıramaz ve iğnesini geçiremez. Yada iğnenin ucunu azcık sokabilir. Yeni oğlumuzun konduğu yerden alınması için en az birkaç saatimiz vardır. 2-3 saatten fazlada gecikmemelidir. Kaçıp gidebilir. Önce yeni oğlumuz için bir kovan hazırlamalıyız. Kovanımız gölgeden getirilmeli ve gölgede bekletilmelidir. İçinde arının sevmediği zirai ilaç kokusu, mazot, gazyağı kokusu olmamalıdır. Güneşte bekleyen kovanı oğul beğenmeyip kaçar. Oğul silkildikten sonra kovanın uçma deliğinde başı dönük, arkayı dikip havalandırma yapan arılar olması kovanı kabul ettiğinin alametidir. Zayıf oğullara bölme tahtası konmalıdır ki, bu kovan büyük diye kaçmasın. Kovanımız hazır olunca oğul alçak bir yere konduysa kovanımızı altına tutup dalı silkeleyince oğul
salkımı kovana düşer. Oğul sakindir. Dağılmaz. Kovandaki peteklerden dolayı da yuvayı hemen beğenir. Artık hemen oğlu arılıkta bir gölge yere koyarız. Hemen kapatırız. Oğul bir ağaçta ise 18 kiloluk teneke veya yaklaşık bu büyüklükte kutuya oğul silkilebilir. Bu kutu hemen önceden hazırlanmış kovana silkilip kovan kapatılır. Oğulun konduğu dal ince ise makasla sarsmadan kesip dal ile birlikte kovana getirip silkeriz. Daldaki oğul ani hareketler yapmazsanız sakince durur. Siz gezerek yeni kovana gelip oğlu silkebilirsiniz. Çok zevkli bir olaydır oğul. Oğulumuz daha yükseğe konduysa, veya silkilemeyecek kadar kalın dal yada çatı altı gibi bir yere konduysa altına sırıkla tutacağımız kutunun içine bir adet ballı, veya çiçektozlu yavrulu çıta koyarsak oğul 4-5 dakika içinde aşağı kendiliğinden iner. Oğul alçakta ama silkilemeyecek bir yerde ise yine aynı şekilde kovan altında 5 dakika tutulursa kovanın içinede bir çıta bal veya yavrulu petek konulursa yine arı kendiliğinden içeri girer. Eğer oğul olmayacak bir yere konarsa şöyle bir işlem uygulanabilir. Gölgeden getirdiğimiz kovanı yere koyarız. Kovanın üzerinden arıya bir ayna tutarız. Güneş üzerine gelsin. Bir miktar bekleyince oğuldan bir kısım arılar kendilerini rahatsız eden bu ışık kaynağına doğru saldırıya geçecektir. Ancak aşağıda bakacakki içinde bal kokan petek kokan bir yuva var. Bu durumu değerlendireceklerdir. Yukarı oğla haber vererek oğul kendiliğinden kovana girecektir. Kovana önceden ballı yavrulu petek konulursa daha iyi olur.
OĞULLARIN BAKIMI:
Oğul kovanına konulunca rahatsız edilmez. Ancak kovandan kaçmaması için fazla petek konmamalıdır. 3 çıtalık bir oğulsa 8 petek konulduysa oğul silkildikten bir dakika sonra fazla petekler alınıp, bölme tahtası konulup kapatılır. Oğul 7-8 çıta ise bir tane 5-6 çıta ise 2 tane, 3-4 çıta ise 3 tane ballı, yavrulu ve arılı çıta ile desteklenmelidir. Kendi kovanından alınıp verilebilir. Alınan çıtalarda ana arı olsa bile önemli değildir. Ancak yabancı kovandan desteklememiz gerekiyorsa arı alacağımız çıtada ana arı olmamasına çok dikkat edilmelidir. Bu destekleme oğul çıktıktan hemen sonra yapılmalıdır. Sonrada yapılabilir. Ancak sonra bu oğlun kokusu değişerek ana kovanından farklı olacağı için arılar birbirini yabancılayacaklardır. Bal mevsimi olması nedeni ile kavga olmasa da yinede hemen desteklemek yararlıdır. Bu şekilde oğullar desteklenmezse sonbahara zayıf giren oğullar kışı geçirmekte zorlanacak, kış geçse de zayıf arının bahardaki gelişmesi zayıf
olacaktır. Ayrıca yağmaya da açıktır.
Oğullarımıza çıktıktan en az birbuçuk gün sonra bakarak , ana yumurtası varsa oğlun yaşlı ana ile çıktığını anlarız. Yaşlı ana bir hafta kadar yumurtlatıldıktan sonra öldürülür ve yerine bir ana memeli petek yada ana memeleri verilir. Döllü anamız varsa daha iyi olur. Ancak zaten önü kurumaya giden havalar dolayısıyla ananın döllenmesi nedeni ile oluşacak zaman kaybının fazlaca zararı yoktur. Çünkü ana olsaydı bile artık fazla yavru atmayacaktı.
İlk çıkan oğullar genelde güçlüdür ve % 80 ihtimallle yaşlı ana ile çıkmıştır.
Güçlü oğullar yada bölme oğullarda döllü ana yoksa kovanda yiyici arı olmadığından ve yavru büyütme faaliyeti olmadığından gelen bal aniden kata depo edilebilir. Oğul balı dedikleri budur. Bu bakımdan güçlü oğulların üstüne yada güçlü olarak bölünen suni oğulların üstüne kat hemen konulmalıdır.
OĞULUN KOVANDAN KAÇMASININ NEDENLERİ:
Kovanın kötü kokulu olması
Kovanın güneşte beklemiş olması
Kovanın fazla büyük olması
Oğulun anasının silkilen yerde kalması.
Kaçan oğul tekrar eski yerine konar. Yapılan hata telafi edilerek tekrar silkilir.
Açlıktan dolayı oğula giden kovanlarda arılar içeriden bal ememeyeceklerinden dolayı çok stresli ve sinirli olurlar. Bu bakımdan sokucudurlar. Oğul sokmaz deyip tedbirsizlik yapılmamalıdır.

SUNİ OĞUL:
Kovanlarımızdan kendimiz suni oğul alabiliriz. Güçlü kolonilerden bal mevsimi başlangıcı, yada 1-2 hafta önce veya sonrasında suni oğul alabiliriz. Güçlü kolonide bulunan yavrulu peteklerden alıp, arısı ile birlikte boş bir kovana koyarız. Suni oğul böylece olmuş olur. Alınan petekler en az 6 çıta olmalıdır. Aynı kovandan 6 çıta almak işimize gelmezse 2 yada 3 kovandan 2 şer tane veya 3 er tane arılı, yavrulu çıta alabiliriz. Dikkat etmemiz gereken nokta aldığımız peteklerde yavrulu çıtaların yanında, arıları olmalı, ballı polenli, ve açık yavrulu çıta da bulunmalıdır. Ayrıca alınan bu çıtalarda aldığımız kovanın ana arısı bulunabilir. Ana arıyı yanlışlıkla kovanından alıp suni oğula verdiysek aldığımız kovanda
ana memeleri oluşur. Suni oğulumuzdada 2 gün sonra baktığımızda günlük yumurtalar görürüz. Suni oğul alırken şunlara da riayet etmemiz şarttır:
1- Ana arısız oğul olmaz. Bu bakımdan:
a) Döllü ana verebiliriz. Satın almalı yada kendimiz üretmiş olmalıyız.
b) Ana memesi varsa verebiliriz. Diğer kovanlarda bulunan ana memeli bir çıta yada ana memesi, kesilip kovanda peteğe yapıştırılmalıdır. Bu durumda dikkat edilmesi gereken ana memesi bıçakla kesilirken memeden 2 cm pay bırakılarak kesilmesi sağlanmalıdır. Arı en iyisini seçsin diyerek birkaç tane meme versek çok iyi olur. Ana memesini yavrulu çıta aldığımız kovandan veya başka kovandan da verebiliriz.
c) Döllü ana arımız yoksa ve ana memeli çıtada vermediysek, arılarımızda memeli çıta yoksa günlük yumurtadan bu arılar kendilerine mutlaka birçok ana yapar, en iyisini seçer, döllenir ve yumurtlar. Bu süre 20-25 günü bulur. Meme verirsek 12-15 günde yumurtlama başlayabilir.
Bölünerek suni oğul alınan bu arılar hemen taşınmasa iyi olur. Anaya yüklenebilirler. Ana döllü ise birkaç gün sonra taşınmalıdır. Ana içeride dölsüz ise ve taşırsak anayı öldürme ihtimalleri çok yüksektir. YAVRULARIN AYRILMAMASI:Ayrıca suni oğul aldığımız tarihte havalar kesin olarak ısınmadıysa, gece arıların yavruları üşütmemesi için, açık yavrulu petekler ortada olmalı, gece arı orta peteklere toplanınca yavruları bu bölgede ısıtabilmelidir. Yani suni oğul olarak aldığımız çıtalardaki arıların bir kısmı eski kovanlarına gideceğinden arı sayısı azalacak, gece kovanda yavruların üzerinde bekleyerek ısıtacak tarlacı arılar olmayacaktır. Bu şekilde suni oğuldada, arı bölmelerinde de arıların gece ısıtabileceği kadar yavrulu petek konması gerekir. 6 Çıta suni oğul böldüysek havaların durumuna göre 3-4 tanesi yavrulu, 2-3 taneside sadece ballı polenli çıta olmalıdır. Sadece ballı polenli çıta kenara konulur ki, arılar gece birbirine yaklaşıp, ısındıkları zaman ve yavruları ısıttıkları zaman yavrulu çıtalar ortalarda kalsın. Yavrular iki ayrı kısma bölünmesin.

ARILARI OĞULDAN VAZGEÇİRME ÇALIŞMALARI
Arıların oğuldan vazgeçip bal yapmasını sağlamak amaçtır
Çok çeşitli yöntemler vardır.
Denenmiş bazı yöntemler anlatılacaktır
OĞULDAN VAZGEÇİRME NİN DAYANAK NOKTALARI

Kovanın oğula gitmesinin nedeni basit hataların dışında, ana
arının yaşlılığındandır. Ana değiştirilmeye çalışılmalıdır. Bunun dışında anaya kuluçkalıkta yumurtlama alanları açmak, yeni kat vermek, kovanı havalandırmak, gölge yapmak ta oğuldan vazgeçmeye yardımcı olur. Mevsim oğul için müsait ise ana da yaşlı ise büyük ihtimal oğula gidecektir
OĞULDAN VAZGEÇİRME YÖNTEMLERİ: Kovanda oğula
karar almış arılar fazla çalışmazlar. Bal da yapmazlar. Arıyı oğuldan vazgeçirmeye çalışmakta çok zaman fayda vermez. Oğuldan vazgeçseler bile arı normal çalışma temposuna geç ulaşır. Bu bakımdan eğer proplem oğul beklemekten kurtulmak, ya da oğul kaçırma ihtimali ise bu kovandan 2 tane güçlü suni oğul alınır.
Oğula bozulmuş arıdan suni oğullar almak şöyle yapılır. Oğula karar alıp memeleri takmış bu kovan mesela 20 çıtalık bir arı ise, 8 çıta, bu kovandan arısıyla beraber alınır boş bir kovana yerleştirlir. Bu kovan arılıkta bir yere konulur. Tekrar 8 çıta daha alınıp oda 2 nci boş bir kovana konulur. Oda arılıkta boş bir yere konulur. Her 3 kovandada ana memeli çıtalar olmalıdır. Eski ana arıyı aramaya gerek yoktur. Eski ana en az 2 gün sonra 3 kovandan hangisinde günlük yumurta varsa ondadır. Bulunabilirse öldürülmelidir. Bu şekilde bölünen ana kovanda 4 tane çıta kalır. Ana kovana 6 tane temel petek konularak kapatılır. Üstüne kat bile verilebilir. Oğullarada yarım kat verilmelidir. Bu durumda oğula bozulmuş eski kovanda oğul isteği halen devam eder. Ancak her iki suni oğulda oğuldan vazgeçer. Memelerden kendine ana seçerek, diğer ana memelerini bozar. Artık oğul kaçırma ihtimalimiz devam etse bile 2 tane oğul aldık. Bu ana kovan en iyisi 2 gün sonra eski ana arı bu kovanda kaldı ise bulunup öldürülmeli, bulunamazsa da bulunup öldürülsede her iki durumdada kovan arılıktan kaldırılıp oğulu bekleyebileceğimiz bir yere getirilebilir. Tüm tarlacı arılar bu eski kovanda toplanacağı için bu kovanda fazla arı olur. Diğer iki suni oğulumuzda tarlacı kalmayacağından zayıf çalışır. Bir hafta içinde suni oğulda herşey normale döner. Bal mevsimi devam ederse bal yapar. Çünkü ana dölleneceği için içeride bal yiyici arı yoktur. Gelen bal depolanır.
Suni oğul alma işlemi yapmayıp oğuldan vazgeçirmek için oğula giden arının memeleri kesilirse arı ikinci defa ve daha fazla
sayıda meme yaparak oğul isteğini devam ettirir. Ancak meme kesme sırasında çevrede kuraklıktan dolayı çiçeklerden bal gelişi kesilirse kendiliğinden oğuldan vazgeçebilirde. İkinci defa meme kesmekte işe yaramayacaktır. Sadece aradan geçen zaman zarfında kuraktan dolayı arı kendi oğuldan vazgeçebilir. Meme kesilmesinden dolayı oğuldan vazgeçmiş değildir. Bu meme kesme işlemleri sırasında arı verimsiz olarak bekleyecek ve o yılın bal sezonu kaçırılabilecektir. Oğula niyetlenmiş arıyı oğuldan vazgeçirmek için yapılan bu ana arı memeleri kesme işlemi için şuda bilinmelidir.:ikinci defa meme kesilince işçi arılar ana memelerinin kesilmesinin sebebi olarak ana arıyı suçlar ve onu öldürür. Bu durumda 3 ncü olarak meme kesilirse arı anasız kalır. Çünkü tekrar meme yapacak günlük yumurta yoktur. Anayı daha önce öldürmüştür.Kovan yalancı anaya düşmüş olur. Bu bakımdan sadece meme kesmek çözüm değildir. Arıyı oğuldan vazgeçirmek için aşağıdaki usuller denenebilir.
USUL 1:
Oğula karar almış bir kovan için ;
1-Kovanın eski anası bulunup öldürülür.
2-Ana bulunamazsa katla kuluçkalık arasına ana arı ızgarası
konularak 2 gün sonra günlük yumurtadan ananın nerede olduğu anlaşılır. Böylece ana arı bir katta aranır. Daha kolay bulunup öldürülür
3-Eski ana bulunup öldürüldükten sonra kovanda bir tane sağlam meme bırakılıp tüm memeler kesilir. Memelerin ağzı açık, içinde ana larvası büyüyor olmalı, yada memenin ağzı kapalı olmalıdır. Memenin ağzı kapandıysa arı ilk oğulunu vermişte olabilir.
4-Havalandırma, gölgeleme, kat verme gibi eksiklikler varsa giderilir.
5-Dört gün sonra yeni yapılmış memeler varsa onlarda kesilir.
Arı bu durumda ağuldan vazgeçebilir.
Bu yöntemin sakıncası: Arı oğul dolayısıyla çalışmayı
azalttığından bal yapma ihtimali yine zayıftır. Ancak ana yenilenmiş olur.Çoğalma içgüdüsü ile arı artık oğula meyletmiştir. Ancak
oğuldan vazgeçme ihtimalide vardır.
Bu işlemler yapılırken bir taraftan da kuluçkalıkta ananın
yumurtlaması için yer açılır. Kovan havalandırılır, gölge yapılır. kat verilerek yuva genişletilir, eski petekler çoksa yenilenir.
Bu yöntem uygulanmaya kalkılırken kovanda, ana memelerinden ananın çıkmış olduğu görülürse, yani ana
memelerinin ağzı düzgünce kapak gibi açıldıysa ana(lar) çıkmış demektir. Ana memeleri yan tarafından bozulduysa kovanda ana seçilmiş, seçilen ana, diğer ana memelerini bozarak içerideki anayı iğnesiyle sokup öldürmüştür. İşçi arılar bu ölü anaları kovandan atarlar. Bu şekilde kovanda ana memeleri yandan bozulmuşsa kovan bir oğul çıkararak oğuldan vazgeçmiş, ana arısını teklemiş, demektir. Bu kovanda mesela 10 gün sonra ana yumurtlamaya başlar.
Eğer sözkonusu kovanda ana memelerinin bir kısmı çıkmış,
Kovanda görünüyor, yada ana memesinin kapağı düzgün olarak açılmış, bir kısım ana memelerinin de ağzı kapalı ise kovan 2 nci 3 ncü oğulları bekliyor demektir. Bu durumda tüm memeler kesilir. Bir tane bile meme bırakılırsa arıdan oğul kaçar. Kuluçkalıkta yumurtlama alanları açma, kovanı havalandırma, gölgeleme, kat verme gibi değerlendirmeler yapılarak kovan oğuldan vazgeçirilmeye çalışılır.
USUL 2:
Oğula bozulmuş arıya hiçbir işlem yapmadan kovanlıkta bulunan başka bir zayıf arımız varsa oğula bozulmuş arı ile yer değiştirilir. Zayıf arı kuvvetli olan ve oğula bozulmuş kovanın yerine konur. Oğula bozulmuş kovanda zayıf arının yerine konur.
Üç gün sonra oğula bozulmuş arının tarlacıları kalmayacağından kovan da arı sayısı azalır. Eski ana daha kolay bulunabilir. Öldürülürse iyi olur. Ancak bu arı birkaç gün içinde ana memelerini kendisi keserek oğuldan vazgeçer. Eski ana öldürülürken bakılır, kovanda sağlam ana memesi varsa arı kendisine yeni ana seçer ve döllendirir. Ancak eski anayı bulup öldürünceye kadar geçen birkaç günlük sürede kovanda ki ana memeleri işçi arılar tarafından bozulduysa hiç ana arı memesi kalmadıysa diğer kovanlarda varsa ana memesi verilir. Yoksa arı günlük yumurtalardan kendine ana arı yapar. Yinede arı kontrol edilmelidir.
Bu arının tarlacıları kalmamış, kovanda denge bozulmuş, ayrıca gücü azalmıştır. Bu yüzden kendisi oğuldan vazgeçer.Zayıf arının uçma deliğine birkaç gün koku (mesela limon kolonyası kokusu, iğde kokusu içeren parfüm ) püskürtülürse daha iyi olur. Birkaç damla kaliteli limon kolonyası dökülmüş ılık şeker şurubu uçma deliğine günde birkaç kez püskürtülebilir.
Oğula giden bu arının anası öldürülürse 20 gün ana arı yumurtlamayacaktır, dolayısıyla yiyici arı azdır. Bal mevsimi uzarsa iyi bal toplayabilir. Bu usulde yer değiştirilen zayıf arıya hemen kat verilmelidir. Hatta bu kuvvetli kovanın katıda üstüne geçirilebilir. Zayıf kovanda az yavru olduğundan gelen bal ani olarak depo edilir. İyi bal yapması umulur.
Yöntemin avantajlı yanı: Ana memesi kesme işi yoktur Kovan zayıfladığından eski anayı bulup öldürmek hem daha kolay hem de acelesi olmayan bir iştir. Üstelik şart değildir.
Oğula giden arı mevsim uzarsa bir hafta sonra kovan dengeleneceğinden (tarlacı arılar oluşur) kısa zamanda bal toplar. Çünkü eski kovanın anasını öldürdük. Kovanda yavru yetişmiyor.
Zayıf kovan ise zayıflığından dolayı içeride fazla iş olmadığından (yavru az)ve tarlacısıda çok olacağından çok bal yapar
Yöntemin sakıncalı tarafları: Oğula giden kovan da tarlacı kalmayacağından bir hafta şaşkınlık geçiren arı o bir haftalık önemli bal mevsimini kaybeder.
USUL-3:
Henüz oğula bozulmadığı halde anası yaşlı ve mevsim oğul için müsait ise ve diğer arılar oğula bozuluyor da böylece bu arınında oğula bozulmasından şüpheleniliyor isek;
Bu kovanında oğula bozulmaması için tedbir olarak eski anası bulunabilirse döllü ana ile değiştirilir. Bu arada döllü ana kafeste verilerek 3-4 gün ana çıkartılmaz. 3-4 gün kovanda yumurtlama olmayacağından iç işleri azaltılmış, arı mevcudu nispeten baskı altına alınmış olur.
Yine oğula bozulacağından şüphelenilen kovanda ana bulunup ana arı kafesinde ağzı kapalı olarak kovanda çıtalar arasında bekletilirse yumurtlama bir müddet için kesilmiş olur. Kafesin ağzı arının geç açabileceği şekilde sıkı propolis, veya balmumu ile kapatılır. Aynı işlem şu şekilde de yapılabilir:
Bir çerçevenin etrafı ana arı ızgarası parçası ile komple kapatılır. Ana, bırakılacak aralıktan çıtaya konur. Delik kapatılır. Bu çıtada hapis kalan ana sadece bu çıtaya yumurtlar. Bir hafta 10 gün bekletilerek kovandaki yavru yoğunluğu azaltılarak arı bala yönlendirilmiş olur. 10 gün boyunca başka kuluçka olmayacağından kuluçkalığa yumurtlayan varrao da kontrol edilerek tedbir alınabilir.
Bu usullerde ana hapsi nedeni ile arı bazen ana yenilemeyi düşünebilir. Tüm bu usuller denenerek az sayıda kovanda yapılmalıdır. Her üç usuldede amaç kovanda dengenin bal yönünde değişmesini sağlamaktır. Harcanan bal azalacak, depo edilen bal artacak, arı bala dönecektir.
USUL 4: Oğul için ana memesi yapmış kovan komple kat ile birlikte kenara alınır. Yerine yeni boş kovan konulur.
Memeli arıdan bir açık ve kapalı yavrulu petek alınıp memeleri kesilir. Boş kovanın ortasına konulur
Boş kovanın kenarlarına varsa kabarmış boş petekler konulur. Yoksa temel petekler konulur
Eski kovandaki tüm arılar yeni kovanın kuluçkalığına silkilir.
Silkilirken eski ana bulunabilirse öldürülür. Bulunamazsa işleme yine devam edilir.
Kuluçkalığın üstüne ana ızgarası konulur
Ana ızgarasının üzerine boş kat konulur. Tüm arısız kalmış peteklerdeki memeler kolayca iptal edilerek kata konulur. Gerekirse 3 ncü katta meme varsa kesilerek yerleştirilip kovan kapatılır
8-9 veya 10 ncü gün katlarda memeler oluştuysa kesilir.
Kuluçkalıkta açılarak varsa memeler kesilir. Eski anayı öldüremediysek yine bulunursa öldürülür.
Eski anayı öldürebildiysek bir tane sağlam meme bırakılarak yada döllü ana varsa analandırarak oğuldan vazgeçirilmeye çalışırız. Yada başka kovandan ana memesi veririz..
Yöntemin dayanağı: Anaya yumurtlayacak alan kalmadıysa bol yumurtlama alanı sağlanmış olur
Yöntemin iyi tarafları: Ana bulmak mecburi değildir. Ana memeleri arısız çıtada kolay kesilir. Meme kalma ihtimali yoktur. Ananın kalmayacağı kadar bir silkme yeterlidir. Ana bulunabilirse ana yenilenmiş olur
Yöntemin sakıncası: Oğuldan vazgeçmezse boşuna uğraşılmış olunur. Ana bulunabilir, öldürülürse oğuldan vazgeçme ihtimali artar.
Bu yöntemde katta kalan erkek arılar huzursuzluğa ve katta kargaşaya meydan vermemesi açısından bir gün sonra kat açılarak erkeklerin çıkması sağlanır. Yada yeni kat hazırlanırken kata bir delik açılarak erkeklerin çıkması sağlanır. Kata arısız peteklerin memeleri kesilirken erkek arı gözleride bozularak erkek arının az olması sağlanabilir.
USUL-5:
Hem oğula bozulmuş, hemde bozulma ihtimali varsa,





Resim 10: Ana arı ızgarası. Kuluçkalık ile kat arasına konur.
Boş bir kat hazırlanır.
Oğula bozulan arının yanına konur
Oğula bozulan arının kat veya katları kaldırılır. Kenara geçici olarak konur.
Kuluçkalıktaki çıkmak üzere (kızarmış. kahverengileşmiş) yavrulu dört petek seçilip boş ballığın ortasına konulur.
Kuluçkalıkta yarıya yakın yada yarıdan fazla balı olan petek varsa bunlarda alınmalıdır.
Kuluçkalıkta kalan 5-6 adet peteğin ana memeleri varsa kesilir.
Kuluçkalıkta boşalan yere temel petek aralıklı olarak konulur. Yani 2-4-6- ve 8 nci petekler boş temel petek olmalıdır.
İçine 4 tane kızarmış yavru konulan yeni kat kuluçkalığın
üstüne konulur. 4 peteğin yanına varsa kabarmış petek, yoksa temel petekler konur. 3 ncü kat olarak kovanın asıl katı memeleri kesilerek konur.
İşlem tamamdır.
Bu yöntem henüz oğula bozulmamış, ancak oğula bozulacağından şüphelenilen arılarada uygulanabilir. Bu durumda ana memesi olmadığından meme kesme işlemi de doğal olarak yoktur.
Bu yöntemde anaya kuluçkalıkta yumurtlayacağı alan oluşturulmuştur. Zira temel peteklere arılar bal dolduramayacaklardır. Ancak ana arı temel petek kabartılmadan yumurta atabilir. İşçiler ananın yumurtladığı temel peteği hem kabartır, hemde yavruyu besler. Ananın yumurtlayacağı yeni petekler 12 günde doldurulur. 12 gün sonra kuluçkalıkta çıkan yavruların yerine de yumurtlar. 15 gün kuluçkalıkta ana yumurtlar. Artık bu süre içinde arı kata bal doldurmuş yada bal serpiştirmiş olmalıdır.
Katın ortasında bulunan 4 kızarmış yavrulardan çıkan arıların yerine bu 15 günde arı bal dolduracağı yada bal serpiştireceği varsayılır. Aşağıyı tamamlayıp yukarı kata çıkan ana yumurtlayacak yer bulamaz. Artık arı bala dönmüştür. Balı bırakıp oğula gitmez.
Arı yinede oğuldan vazgeçmeyebilir. Çünkü ana arı yaşlı ise
yöntem fayda vermeyebilir. Yöntem kuluçkalıkta ana ya yumurtlama alanı kalmadığından oğul çıkarıyorsa geçerlidir. Ayrıca yeni yavru alanlarına yumurtlamakla geçecek süre içerisinde havalar kurumaya yüz tutarsa arı kuraklardan dolayı oğuldan vazgeçebilir. Oğula gidecek arı bu aralarda bulunan boş peteklere yumurta atmadan oğula gitmez. Tüm bu usuller bu şekilde anlatıldığı gibi uygulanamayabilir. Bazen arılar ummadığımız davranışlarda bulunabilir. Ancak Bu yöntemler denenmiş, başarılı sonuçları alınmış, kitaplarda anlatılan usullerdir.
USUL-6
Oğula giden kovanın yanına boş kovan hazırlanır. Katıda olmalıdır.
Kovanın katları indirilir. Kuluçkalıktaki açık yavrular bırakılıp, kapalı yavrular ve varsa balla bloke olmuş çerçeveler alınıp yeni kovana konulur.
Kuluçkalıktaki açık yavrulu çıtada bulunan memeler kesilmelidir. Yeni kovanda memeleri kesmeye gerek yoktur. Ana arı eski kovanda kalmalıdır Boş yerlere kabartılmış petekler yada temel petek konulur. Kuluçkalık üstüne ana arı ızgarası için çıta konulup ızgara atılır.
Kat konulup ballı ve çıkmak üzere yavrulu çıtalar kata (Katın ortsasına)konulur.
Yeni kovan 2 gün sonra kontrol edilerek eski ana bu kovanda
kaldıysa bulunup eski kovana kafeste verilmelidir. Ananın kovanda kalıp kalmadığı günlük yumurtadan anlaşılır.
Yöntemin dayanağı; ana arıya yumurtlama alanı hazırlamak ve genç, (yiyici) arıları azaltmaktır. Genç arısı çok olan yeni bir arımız, suni oğulumuz olmuş olur.
Ana yaşlı ise yöntemin faydası şüphelidir. Zaten ana yaşlı ise ana bulunup öldürülmelidir.
BAL HASADI:
Katla kuluçkalık arasına ‘’arı kaçıran’’ aleti konularak daha kolay hasat yapılabilir. Arı kaçıran olmadan, ballarımız hasat edilirken yağmacılığa çok dikkat ederiz. Bal yere damlatılmamalı, damlarsa hemen toprağa karıştırmalı veya üzerine toprak dökülmelidir. Silinecek yerde ise ıslak bezle silinmelidir. Petek ve propolis parçalarıda yağmacılık için iyi olmaz. Bal çabuk alınmalı, ballar kapalı ortama veya arabaya çabuk taşınmalı ve alınan bal derhal kapatılarak arı girmemesi ve bal kokusu yaymaması sağlanmalıdır.
Hasat edilecek kovan için mümkünse akşama doğru kovan açılır. Kata bol miktarda üstten duman verilir. Aşağı kaçan arılar dolayısıyla katta arı azalır. Kat öylece alınır. Yan tarafa konur. Üzeri ıslak bezle örtülür. Kuluçkalıkta bulunan bal ve arı durumu mümkünse incelenip sonbahar muayenesi çabucak yapıldıktan sonra kovan kapatılır. Kattaki arılar teker teker alınıp arıları uçma tahtasına silkilir. İstenirse boş kat konulup, şerbetleme deliği açılarakta arı kata silkilebilir. Balın üzerinde kalan az miktarda arı arıcı fırçası yada tülek ile silkilir. Arılarından arındırılan bal başka bir boş kat, yada taşıma sandığına çabucak alınıp konur ve her seferinde üstü nemli bezle ürtülerek kata veya bal taşıma sandığına arı girmesi önlenir. Tek tük arı girmesine engel olunamaz. Onlarında fazla zararı yoktur. Bu usulde bal alınırken ana kata yavruda atmış olabilir. Dikkate alınmalıdır.
Kat açılmışken arılar kata silkilerekte bal alınabilir. Ancak kata silkilen arılar her seferinde tekrar silkilirse arılar sinirlenebilir.

Yani katta birinci peteğin arıları silkildikten sonra 2 nci peteğe tutunmaya çalışan arılar tekrar silkilirse kızgınlaşır. Hatta 3 ncü peteğe tutunan ve 2 defa silkilen arı 3 ncü ve 4 ncü defa silkilecektir. Bu arıların kızgınlaşmasına sebep olacaktır.
Hasat edilen ballar kanatılmamalı, satış için şekli ve sırrı bozulmamalıdır. Naylonlara konularak diğer günlerde de arı saldırısına karşı tedbirli olunmalıdır. Alınan ballar serin yerlerde tutulmalıdır. Amaç mumkurduna ve şekerlenmeye karşı tedbir almaktır. Kışın çok soğuklarda bu seferde soğukta tutulmamalıdır. Balın şekerlenmemesi için en uygun sıcaklık 13 derecedir. Mesela mutfak iyidir. 13 dereceden daha sıcak yada daha soğuk bal depolamak şekerlenmeye sebep olur. Amaç 13 dereceye yakın tutmaktır. illaki 13 derece de sabit tutmak gerekmez.

ARILARIN KIŞLATILMASI:
Arılarımız kışın açıkta veya kapalı yerde kışlayabilir. Kapalı veya açıkta kışlamalarda hava akımı olan yerler uygun değildir. Çok esen yerlerde uygun değildir. Kovanlar naylonla örtülmemeli, kovanlar ıslanmamalı, şerbetleme deliği yarımda olsa açık bırakılarak kışın havalanma sağlanmalıdır. Arılarımızın arkası hafif kaldırılarak kovanın altına bir parça konmalı, kovan hafif öne meyilli durmalıdır. Kovanımızı koyduğumuz yere hayvan girememeli, kovanlar sağlam taş veya sehpalar üzerine konmalı, yerden en az 30 cm yukarıya konulmalıdır. Uçma deliğini arılar kendisi ayarlayamadıysa, bir çıtalık arı için 1 cm bırakılarak uçma deliği daraltılabilir. Kovanların kışın yerleri değiştirilebilir. Ancak kesinlikle çok yavaş hareket etmeli, arılar salkımdan düşmemelidir. Çünkü arı kışın soğukta salkım oluşturarak bir araya sıkışırlar. Salkımdan kovan dip tahtasına düşen arı uyuşuk olduğundan tekrar yukarı çıkamaz ve ölür. Bu yüzden gereksiz ise arı kışın ellenmez. 20 Şubattan sonra artık arı uyanacağından ve yavru büyütme faaliyeti yavaş yavaş başlayıncayacağından kovanda şerbetleme deliği kapatılmalıdır.Artık arı hareketleneceğinden kovanda kovanda havasızlık sözkonusu olmaz.

ARI HASTALIK ve ZARARLILARI:
ZARARLILAR:
En önemli zararlı varrao dur, Varrao toplu iğne başı büyüklüğünde dir. Yani yaklaşık 1 mm dir. Yuvarlak ve kiremit
kırmızısı rengindedir. Arıların hem larvalarına hem pupa, hemde erginlerine zarar vericidir. Arıların kanını emerek yaşar. Yani bir parazittir. Varrao ile mücadele edilmeyen kovanlarda zararı çok olur. Mutlaka kontrol edilmeli, ilk bahar ve son baharda ilaçlı mücadele yapılmalıdır. Mart ve Nisanın başında, kapalı yavru alanı yokken yada çok azken yapılırsa iyi olur. Sonbahardada arının balı hasat edildikten sonra ekim ve kasımın başlarında yapılır. Vamitrat-va karton şeride ilaç emdirilmiş bir varrao ilacıdır. Bu karton yakılmalı, alev alırsa söndürülmelidir. Alevsiz yanması gerekir. Kovana üstten çıtalar arasına aşağıya sarkarak mesela telle sarkıtılarak verilebileceği gibi, önden uçma deliğindende içeriye verilebilir. Önemli olan kartonun duman çıkararak tamamen yanmasıdır. Yanarken çıkardığı dumanın içindeki ilaç varraoyu öldürecektir. Bu işlem bir hafta veya 4-5 gün ara ile 3- 4 defa tekrarlanmalıdır. Dumanlama sırasında hava sıcaklığı en az 15 derece olmalıdır ki, dumanın fazla gelmesi gibi durumlarda arı dışarı çıkabilmelidir. Aynı şekilde rulamit –va ilacıda kullanılabilir. Buda ilaç emdirilmiş karton rulodur. Alttan yakılır. Alev alırsa alevi söndürülür. Yanarak duman çıkaran karton körüğe konulur. Her kovana 7-8 defa duman yapılır. Varrao için, bu ilaçların yan etkiside vardır. Ana arının kısırlaşması istenmeyen yan etkidir. Duman fazla sayıda yapılmamalıdır. Varrao için yeni ilaçlarda çıkmaktadır. İlkbaharda formik asit uygulaması, sonbaharda oksalik asit uygulaması yapılmaya başlanmıştır.



AĞ KURDU (MUMKURDU):
Kovanlarda özellikle eski peteklere, yada depom edilmiş eski ve polenli peteklerimize yumurtlayarak çoğalır. Ergini bir kelebektir. Beyaz yada kirli beyaz rengi vardır. Kelebek,durgun vaziyetteyken üzerine örtü örtülmüş beşik gibidir. Uçar. Larvaları asıl zararı yapar. Pupa olan yavruların petek gözlerinde bıraktıkları yavru gömlekleri ve çiçektozu ile beslenir. Hem balda kurtlanma yapar. Hem kovanda ağ örerek petekleri yiyerek, kovanın sönmesine bile sebep olur. Hemide saklamış olduğumuz petekleri yiyerek ve ağ örerek artık kullanılamaz hale getirir. Bal, yaz mevsiminde alınırsa veya kışta olsa devamlı sıcak odada bekletilirse mum kurdu yumurtası çatlayarak larva (kurtcuk) haline dönüşür. Petekte balın içinde büyümeye başlar. Bal 15 gün sonra kurtlanır. Bu yüzden yaz günü veya havalar
serinlemeden alınan balllar kurtlanır. Eylül, ekimde aldığımız balları eğer kaloriferli, devamlı sıcak odada bekletirsek yine balımız kurtlanır. Bal ekim ayında alınmalı ve serin oda veya mahzende saklanmalıdır. 15 günde bir kurtlanmaya karşı kontrol edilmelidir. Kurtlanma olursa arıların çalıştığı mevsimse bal kovana iade edilerek arılara temizlettirilebilir. Elimizlede temizleyebiliriz. Böyle kurtlu petekleri, bal süzme makinasında süzersek artık süzme balda kurtcuk olmaz. Sözkonusu ağ kurdunun yumurtaları gözle görülemeyecek kadar küçüktür. Eğer balı en az 24 saat süreyle dondurursak mum kurdunun yumurtaları donacağından artık tehlike olmaktan çıkar. Ancak balı dondurmanın balın kalitesi üzerine olumsuz etkileri olabileceği düşünülmelidir. Yazın kovandan bal alınacaksa, veya satışı yapılacaksa, 15 gün içinde tüketilmelidir. Yazın bal buzdolabında saklanabilir. Ancak buzdolabında bal nem ve/veya koku çekerek özelliklerini az veya çok kaybedebilir. Mumkurduna karşı eski ve/veya kabarmış peteklerimizi saklarken kovan, kat aralarına gazete kağıdı ve benzeri şeyler koyarak, mum kurdu kelebeği veya diğer böcek ve arıların girmesi engellenmelidir. Saklanan kat ve kovanlarda çatlak, delik olmamasına dikkat edilmeli ve üste kapanacak kapağın tam kata oturması sağlanmalıdır. Mumkurdu kelebeği kovanlara çatlaklardan, deliklerden, şerbetleme deliğinden ve uçma deliğinden girer. Zayıf arılar kelebeğin peteklere yumurtlamasına dahada müsaittir. Kovanda arıların ulaşamayacağı bölge kalmamalıdır. Mum kurdunun kelebeği yumurtlasa bile ile arı, zayıf ve hasta değilse yumurtadan çıkan kurtcukları kovandan atarak temizler. Ancak arı zayıfsa veya arının giremeyeceği, temizleyemeyeceği yerlerdede mumkurdu yumurtası varsa artık kurtcuk büyüyüp, pupa olunca salgılamış olduğu ağ ile arıların yanına yanaşmamasına sebep olmuş olur. Artık bu ağa takılacağını bilen arı mumkurdunun işgal ettiği alandan geri geri kaçarak, en sonunda kovanın sönmesine sebep olur. Tabi bu arada arıcı eğer kontrollerde mumkurduna rastladıysa mumkurtlu çıtalarını toprağa gömerek, yada mumkurdu az ise larva ve varsa ağları temizleyerek kovana peteği geri verir. Kovan zayıfsa tekrar kurtlanmaya karşı kontrole devam etmelidir.

DİĞER ZARARLILAR: Arı biti, küçük kovan böceği gibi başka zararlılarda bulunmaktadır. Arılarımızın kontrollerinde hastalık ve zararlılar kontrol edilmelidir.
ARI HASTALIKLARI:
Amerikan Yavru Çürüklüğü: Bacillus larvae adlı bir bakteri hastalık sebebidir. Amerikan yavru çürüklüğüne yakalanmış peteklerdeki kapalı yavru gözleri kızarmış patates renginde ve parlaktır. Yavrular ölmüştür. Oysa avrupa yavru çürüklüğünde mat renklidir. Tehlikeli ve kovanlara bulaşan bir hastalıktır. Yakalandığında İl/İlçe tarım Müdürlüklerinden yardım alınmalı, petekler imha edilmeli, eski kovanlar sodalı (sodyum hidroksit) li suda 20 dk kaynatılmalıdır. 50 kg suya 500 gr sodyum hidroksit katılmalıdır. Tedavisi yoktur.
Avrupa Yavru Çürüklüğü:
Hastalığın kendine özgü ekşi bir kokusu vardır. Hastalık olan peteklerdeki larvalar normal beyaz rengini kaybetmiştir. Bulaşıcıdır. Hastalığa yakalanan arıda larva kolayca gözden çıkarılabilir. Yağmacılık ve kovanlıkta yapılan çalışmalşarda kullanılan ekipmanlarla bulaşır. Hastalıktan şüphelenildiğinde tarım Müdürlüğünde Veteriner Hekimlerle görüşülmelidir. Hastalığa mahsus antibiyotikler kullanılabilmektedir.

Kireç Hastalığı:
1980 li yıllarda daha yaygındı. Sebebi bir mantardır .( Fungus). Hastalanan larvalar gözlerden çıkarılıp kovan önüne yada uçma tahtasına atılır. Atılan larvalar beyaz veya gri renkli kireç gibi bir hal almıştır. Zayıf kovanlar ve nemli kovan ile havasızlık enfeksiyonlara neden olabilmektedir. Yaygınlaşırsa ana arı değiştirilebilir.

Nosema: Arı normalde kakasını dışarı yapar. Kovan içine yapmaz. Kışın bile bekler, ilkbaharda dışarı yapar. Ancak nosemaya yakalanmış arılar kovan ve peteklere kakasını yapar. Kakası sarımsı renklidir. Mikroplu ishaller ve diğer hastalıklar için Veteriner Hekime danışılmalıdır. Kovanlıkta zayıf arı bulundurulmamalı, kovanlar nemsiz olmalı, şerbet arılara soğuk olarak verilmemeli, en az 1/1 şerbet verilmeli, şerbette su oranı yüksek olmamalıdır.

Yazar Adem Selvi Saat 22:19

Hiç yorum yok: