17 Ocak 2011 Pazartesi

AKCAKESENİN TARİHCESİ

1327’de Kocaeli yarımadasının büyük bir bölümü Osmanlı kumandanı Akçakoca Bey (Kocaeli ismi Akçakoca’dan gelir) tarafından Bizanslılardan alındıktan birkaç yıl sonra Orhan bey tarafından İzmit şehri de alınmış, Şile çevresinde ise Anadolu’dan getirilen Türkmen aşiretleri iskân ettirilmiş, yöre Türkleştirilmeye başlanmıştır. Yıldırım Beyazıt döneminde kumandan Yahşi Bey Şileyi 1391 ve 1395 yıllarında iki kez fethetmiştir. Bizanslıların Şile’yi geri almak için gösterdikleri çabalar sonuç vermeyince, 1401 yılında yapılan anlaşma ile Şile’nin Türk toprakları olduğu resmileştirilmiştir. Şile çevresine yerleştirilen Türkmen aşiretlerinin lakapları kurdukları yerlere isim olmuştur. Çengiloğulları (Çengilli), Gökmenler (Gökmaslı köyü), Hasanoğulları (Hasanlı köyü), Çitaklar (Çataklı köyü), Karamanoğulları (Karamandere köyü), Yakupoğulları (Yakupku), İsaoğulları (İsaköy) gibi…


Akçakese ismi; köy ile deniz arasında kalan ve “gavur harmanları” olarak anılan arazide beyaz taşlardan inşa edilmiş bir kilise olduğu, ilk yerleşen Türkmenler tarafından bölgenin akkilise veya akçakilise olarak adlandırıldığı ve 1401 yılından sonra köy ismi olarak Akçakese isminin benimsendiği hikaye edilmektedir. Bu arazide halen büyük beyaz taşlar görülebilmektedir.


Diğer bir görüş; Akçakoca beyin maliye sorumlusu komutanı köyümüz halkına yerleşim yeri seçiminde rehberlik etmiş, bir “konak” yaptırarak kendisi de buraya yerleşmiş, duyulan saygı ile köy adı Akçakoca'nın kasası “Akça-kese” olarak seçilmiştir. Köyün yanındaki dereye bu kişinin adı verilmiş, “Mahmutdere” denilmiştir. Derenin denize kavuştuğu kumsal da aynı isimle anılmaktadır.
Bu ihtimal daha kuvvetlidir. Şöyle ki ; ilk yerleşen Türkmenlere rehberlik etmeleri için yaşı ilerlemiş askerlerden gönüllüler seçildiği ve tekrar orduya dönmemek üzere görevlendirildikleri düşünülmektedir. Köyümüzde ve Şile civarındaki köylerin birçoğunda bulunan, yapılış zamanı bilinmeyen çok eski (ahşap, bazıları tadil edilmiş) isimsiz türbelerin bu askerler anısına yapıldıkları sanılmaktadır.


Köken
Yerli halkımıza “Manav” denilmektedir.
Manav Türkleri
Özellikle Batı Anadolu'da yoğunlaşan Türk soylu halk. Anadolu'ya göç ederek gelen Türklerden bazıları yerleşik hayata geçerek tarım faaliyetlerinde bulunmaya başlamışlardır. Buna bağlı olarak manavlık ; “Yerleşik Türkmen Topluluğu”, “Türkçe dışında dil bilmeyen”, “Hareketli nüfusa karşın yerini değiştirmeyen, devamlı olarak orada oturan”, “Batı Anadolu’ya dışarıdan gelen (göçmen/muhacir) ve göçebelikten yerleşmiş (Yörük) nüfus dışında eskiden yerleşmiş köylüler” olarak tanımlanmaktadır.
Manav Sözcüğü
Manav kelimesi, öz-Türkçe bir sözcüktür. Manav deyimine "Orhun kitabelerinde de rastlanmaktadır. Bey anlamına gelmektedir. Manav sözcüğünün; Türkistan’daki Kazak-Kırgız ve Sibirya’daki Yakut (Saha) Trükleri’nde kullanılan, koruyucu soylu kişi ve boy beyi anlamına gelen “Manap” ve “Manag”dan geldiği sanılmaktadır.
Eski Türkçede “v” sesinin olmamasından dolayı, “Manap” sözcüğündeki “p” ve “Manag” sözcüğündeki “g” sesinin yumuşayarak “Manav” sözcüğünün ortaya çıktığı düşünülmektedir. (Örneğin; berim=verim, takuk=tavuk, kagun=kavun vb gibi.) “Manap”ın; Çağatay Türkçesi’nde “asilzade, asalet, beyzadelik”, Kırgız Türkçesi’nde “feodal kabilelik üst tabakasının mümessili” veya “Kırgız Lideri”, Kazak Türkçesi’nde “ağa, bey” ile “Manag”ın; Yakut (Saha) Türkçesi’nde “koruyucu, güdücü, bakıcı” anlamlarını taşıması ve de Türkistan’ın kuzey bozkırlarında yaşayan Kırgız ve Kazakların boy ve oymakbaşlarına “Manap” demeleri ile 1860’larda Kırgızlardan Bugu (Geyik) kabilesi ve Sari Bağış boylarının başlarında Manapların yer alması olguları da, “Manavlar=Yerli Türk/Türkmen” görüşünü desteklemektedir. Kırgızistan'daki Manas destanında yer alan ve soylu beylere verilen Manap ifadesi Manavların Manas destanıyla ilgili olduklarını da gösterir.
Bazı köylerde yapılan araştırmalarda, Balkanlar’dan Anadolu'ya geçen ve Bizanslılar tarafından Batı Anadolu'ya tampon maksatlı yerleştirilen Kuman-Kıpçak-Peçenek Türklerinin Oğuz Türkleriyle kaynaşmasıyla ortaya çıkan Türk grubu olduğu görüşünü benimseyen Türkologlar da mevcuttur.
Manavların Özellikleri
Türkologlara göre, Manavların, Türk soylu olduğunu gösteren en önemli delil, Mongolid karakteristikleridir; Manavlarda gözlerdeki çekiklik ve yuvarlak yüz hatları hemen fark edilebilir. Son derece uysal, mülâyim ve başkası tarafından söylenenlere fazla karşı çıkmayarak yani tartışmayarak geleneksel yaşamlarını sürdüren Manavlar kendi ifadeleri ile “yedi kez düşünmeden adım atmayan” (yavaş davranan) bir yapıya sahiptirler. Bu uyumlu ve uysal yapıları, başkalarına “sen bilirsin” ya da “siz bilirsiniz” ifadesinin sık kullanılmasında da kendini göstermektedir. Manav Türkleri, uzun yıllar Rum köyleri ile komşuluk yapmışlar ve uyumlu kişilikleriyle onlarla iyi geçinmeyi başarabilmişlerdir. Ancak kız alıp verme konusunda son derece tutucu davranıp Rumlarla kaynaşmamış ve kendi geleneklerini koruyabilmişlerdir. Tüm manav köyleri dini açıdan "Sünni-Hanefi"dir.
Manavların Yaşadığı Yerler
Kendilerini Manav olarak ifade eden Türkler ağırlıklı olarak Batı Anadolu'da ve Marmara bölgesinde yaşamaktadır.
Manavların ve manav köylerinin bulunduğu iller şöyledir:
Sakarya, Düzce, Eskişehir, Bilecik, Bursa, Kocaeli, Balıkesir, Çanakkale, İstanbul (Şile, Ağva, Ömerli), Tekirdağ, Manisa, İzmir, Antalya, Konya, Afyon, Uşak, Kütahya, Bolu, Ankara-Nallıhan, Zonguldak, Kastamonu, Mersin, Isparta, Yalova, Diyarbakır (Çermik, Çüngüş)

Hiç yorum yok: