12 Eylül 2009 Cumartesi

Kumsalı Altın Köy

Deli Karadeniz’in hırçınlığına inat dingin koyları, altın kumsalı, yemyeşil ağaçları, alaca tekneleri buğulu renklerin gizemiyle İstanbul’un hemen yanı başında Akçakese…Akçakese, İstanbul’a 60 km uzaklıkta Şile’ye 17 km mesafesi olan akça pakça bir köy... Hafızalarda Şile – Ağva yolu keskin virajlarla yer etmiş olmasına rağmen Ömerli’ye kadar yeni yapılan düz yolla ulaşım daha rahat. Yeşil ve mavi derinliklerin arasında tabiatın tüm tonlarında kaybolacağınız yollar nefesinizi kesiyor. Orman yolundan kıvrılarak yine Şile’nin şirin köyü Kabakoz’u geçip Akçakese’ye varıyorsunuz. Yol boyunca, ağaç dallarının arasında süzülüp gelen rüzgarın uğultusu, kuşların cıvıltısıyla Karadeniz’ in kendine özgü iç seslerini duyuyorsunuz. Doğal ve kültürel zenginlikleriyle hala bakir Akçakese.Tipik Karadeniz evleri ahşap’ın rengi ve kokusuyla sizi içine çekip sımsıkı sarmalıyor. Sahi ahşabın rengi ve kokusunun güzelliği tartışılmaz ama Karadeniz üslubunun farklı bir havası var. Bu sıcaklık, içinde yaşayanlara da yansımış. Akçakeseliler nazik, hoş sohbet ve misafirperverler. Selam verdiğiniz Nuri Dayı hatırınızı soruyor, Fadime Teyze ise dalından yeni koparılmış taze meyve ve sebze ikramında bulunuyor. Köy, yüksekçe bir tepe üzerine kurulu. Köyün girişinde, kır kahvesini hatırlatan bahçesiyle köylülerin muhabbet ettikleri muhtarlık binası ve küçük bir cami sizi selamlıyor. Köyün çeşmesi, yıkılmaya yüz tutmuş ahşap evlerin karşısında öylece mahsun. Düzenli yerleşimi, temiz havası ve pencerelerden rengarenk sarkan çiçekleriyle canlı bir köy. Köy halkı geçimini tarla ve bahçe ürünleriyle , balıkçılık ve hayvancılıktan sağlıyor. Toprağı bereketli Akçakese’nin ama şimdilerde ise çoğu tarlalar, bahçeler yok edilip güneydeki tatil beldeleri gibi çirkin yapılaşma gözlerden kaçmıyor. Buna rağmen Akçakese’nin şirin atmosferi ve doğal yapısı büyüleyici. Ve Akçakese’nin eşsiz kumsalı...Güneşin cömert pırıltısıyla dans eden kum taneleri, dantela gibi kıyıya paralel irili ufaklı kayalıklar, konuklarını adeta geçmiş zamanlardaki balıkçı hikayelerinde ve define öykülerinde ağırlıyor. Sadece macera dolu define hikayelerine mekan değil Akçakese kumsalı, Maden Tetkik Arama Enstitüsü de araştırma yapmış fakat ekonomik olarak pek de tatmin edici bulgulara rastlamamış. Varsın öyle olsun. Işıl ışıl parlayan altın renkli, ince taneli kumu sağlık versin sıhhat dağıtsın.Bir tarafınız göz alabildiğine ilerleyen kumsal diğer tarafta kendiliğinden doğal olarak karaya bağlanmış irili ufaklı adacık gibi duran kayalar. İnsanın içini ürperten kayalıklar, dalgalı Karadeniz’e tezat durgun mavi suları ve girift koylarıyla nazenin bir gelin gibi.Cıvıl cıvıl çocuklar gibi şen, gökyüzü. Işıltısını esirgemeyen yıldızlarla dolu lacivert engin bir gök ile engin denizin birleştiği yerde derinliği yaran ay tüm ihtişamıyla tepede sizi alemlerden alemlere sürüklüyor. Sahilde ay batışını izleyenlerin buğulu gözleri, sonra...Yaz tatilini tercih edenlerin yanı sıra hafta sonu tatilini doğayla başbaşa geçirmek isteyen kampçılar da köyün renkli konukları. Sahilde yer alan tatil kampında ahşap merdivenlerle çıkılan ağaç evler, karavanlar, yerli ve yabancı turistlerin kısacası doğayla iç içe kalmak isteyenlerin adresi. Ayrıca Akkaya Kamp ve Tatil Merkezi kır düğünleri ve klip çekimleri için bir çok kişinin uğrak mekanı .Fotoğraf meraklıları için güzel kareler, dalmak ya da sörf yapmak isteyenler için müthiş bir deniz, balık tutmak isteyenler için çupra, tekir, levrek, istavrit bolca. Rastgele...

Hiç yorum yok: